uykusuzluktan göz altlarım morardı, uyku hapının uykumu getirmesi gerekirken uykumu kaçırdı.ne yapacağımı bilmiyorum.yorgunluktan öleceğim galiba.
bazen sosyolojik tespit yapmak için yarışma programlarının bazı kısımlarını izlediğimi söylüyorum -kendime-kıyafetli olanlar eve gitmeli olanlar yemek yapmalı olanlarsonra bazen de çok korkuyorum bu programdan ya zevk alıyosamda kendimi akademik gerekçelerle kandırıyosam diye.(*)
sözlüğe girmeye fırsatım olmuyor, çoğu imkanlarım elvermiyor malesef. bu durumun içimde bir dert olduğunu itiraf etmem gerek. uzun zaman sözlüğe girince ne kadar özlediğimi farkettim.bu da ikinci itiraf olsun.
bu sözlüğü genç dergi ile sevdim bir yazar hasebi ile müdavimiyim (gbkzl: : hamd olsun) (bkz:eddai)
i̇tiraf ediyorum sözlükte hiç kimseyi tanımıyorum bu yüzden ne içindeyim sözlüğün ne de büsbütün dışında.
bu işler hep böyle.
itiraf ediyorum artık kıyametin kopmasını istiyorum, dünyanın dönmesi için bir sebep kalmadı, durması içinse binlerce sebep var.
dertli'de bir sanatçının ismini gördüğümde ilk aklıma gelen "öldü mü acaba?" dır. i̇tirafım olsun.
her hatırladığımda kendime güldüğüm, "ava giderken avlanmak" deyimini yaşadığım hadiseyi itiraf ediyorum.dokuz tane yeğenimin de bulunduğu oldukça kalabalık bir aileyiz. yıllar evvel ailecek yaptığımız aile derslerimizde( her hafta bir kardeşte toplanarak birlikte meal okur, hadis okur ve anlamaya çalışırdık.) ders sonrası çay faslına geçtiğimiz sırada ortada koşarak oynayan yeğenlerimden üç tanesinin bordo tişört giydiğini fark etmemle başlıyor. tevafuk bu ya, hepsinin bordo giyeceği tutmuş. çocukları yanıma çağırarak hepsini boy sırasına göre dizip başlarına geçiyorum ve fark ettiğim detayı koyu bir muhabbete dalmış aile bireyleriyle paylaşmak istiyorum.(gülerek) "şunlara baksanıza, daltonlar (*) gibi bordo giymiş hepsi."birden kesilen muhabbet nedeniyle ortamda derin bir sessizlik. ben hâlâ bir tepki bekliyorum tabii.akabinde ise en küçük ağabeyimin, " sen de avarel (*) oluyorsun galiba?" demesiyle kahkaha seslerinin artması ve benim şaşkın gözlerle giydiğim kazağa bakmam. meğerse ben de o gün bordo giymişim ve boy sırasına göre dizdiğim bebelerin en başında duruyormuşum.bu hadiseden aldığım ders ise, herhangi birinin herhangi bir şeyiyle ilgili konuşmak yerine önce kendi yaptıklarıma veya söylediklerime bakmam gerektiği oldu.