dertli itiraf – dertli sözlük
yoruldum laf anlatmaya çalışmaktan ve çoğu kez anlaşılamamaktan şimdiyse akışına bıraktım her şeyi. hayırlısı.
evlenmek isteyen gençlere 'yavrum sen neden evlenmiyorsun?' 'üniversitede birini bulamadın mı?' 'görüştüğün biri yok mu?' diye soran 'dindar' teyzelere çok sinir oluyorum. özellikle bir kız olarak daha çok sinir oluyorum. peygamber efendimizin dediği gibi evlenmek isteyen gençleri evlendirin dediğini hatırlasa bu teyzeler-amcalar ve sevgili, flört gibi durumların zaten harama yaklaşma sebebi olduğunu da anlayıp gençleri zinaya yaklaşmaya teşvik etmek yerine bekar kadın-erkekler arasında köprü olsalar. 'kızıııımmmmm sen daha evlenmiycen mi, yok mu birileri?' sorularını sormaktan da utanırlardı diye düşünüyorum. evlenmemiş olmam kendimi koruma çabamdandı teyzem, kendini koruyan bir adamda benim gibi düşünüyorsa zaten aramızda bir köprü olmadan birbirimizi bulamayacağız bu gidişle ama allah büyük.
sosyal mesaj: sevgili teyzeler, dindar gençlere sevgililik gibi içi boş sıfatları ve zinayı normalleştirecek yaklaşımlar yapmayın.
yarın erken kalkacak olmama rağmen bu saatte aktif yazar olabilmek için 5. entry'mi de bu itiraf vesilesiyle girmiş bulunuyorum. hoşbuldum dertli sözlük.
çok üzülerek söylüyorum ki bencilim. i̇nsanlarla mekan arkadaşlığı yaptıktan sonra iletişimimi sürdürmeyi pek sevmiyorum. beni arayanlara dönüyorum. bir derdim olduğunda birilerini arıyorum ya da canım isterse. bununla birlikte bana istedikleri anda ulaşmalarına izin vermem. bunu özel alanıma yapılmış bir müdahale gibi algılarım. uzun süreli arkadaşlığım olmadı, hepsi de benim yüzümden bitti. biten arkadaşlıklarım beni üzmüyor. hemen başka biriyle arkadaş olurum. ortalama bir insanım. ortalamanın üzerinde değer gördüğümde karşı tarafın benden çıkarı olduğunu düşünürüm. hastalıklı bir yapım var biliyorum. elimde olsa kendimi çöpe atardım. ama bi o kadar da kendimi seviyorum. i̇nşaallah değişirim.
birçok hususu göz önünde bulundurduğumda evlenmem gerektiğine kanaat getiriyorum ama kaderin üzerimdeki elini gördükçe özgürlüğümden verdiğim düşüncesi beni zorluyor ve her defasında ''allah korusun'' diyorum. trajikomik ve bir o kadar incitici.
benim için yazılmış bir şiir dergide yayınlanmış. elime tutuşturuldu. ama öküzün tekiyim. yazan keşke bunu bilse.
bu yaşıma geldim hala eylül ayında sabah serinliğini hissederek okula gitmeye alışamadım.hatta nefret ediyorum. çocukluk travmalarımı bulup o saklandıkları yerden çıkarıp ağzını burnunu kırdıktan sonra rahat bir nefes alıcam ve şu kaygı bozukluğumsu histen kurtulucam sanırım. freud allah seni bildiği gibi yapsın. (bkz:okuldan korkan öğretmen)
freni patlamış bir arabanın içindeyim ve her halükârda ölecek gibiyim. günlerdir uykusuzum,gerginim. mantığım her zaman iki adım önde giderken bugün o nerede? malayani,maraz adına ne varsa heybemde sanki.. allahım dünya denilen zillete ben de mi gönlümü kaptırdım? sahi ölsem şimdi huzuruna getirebileceğim hiçbir şeyim var mı acaba? beynim, arı kovanı gibi binlerce soru var ve her biri bir yandan kemiriyor. vicdanım,sanki üzerine kalın bir toz örtü inmiş. fe eyne tezhebun?