taliban – dertli sözlük
hakkında iyi veya kötü yönde birçok spekülasyon ortaya atılan gruptur. taliban'ın ne olduğu ve nasıl afganistan'a geldiğiyle ilgili birçok yanlış bilgi mevcut. (*)

öncelikle taliban denilen yapı pakistan menşelidir. afganistan menşeli değildir. afganistan'a sonradan gelmişlerdir. önceleri pakistan kökenli medrese öğrencilerinden oluşmuştur. daha sonraki aşamada eski askerler ve pakistanlı peştun mültecilerde katılmıştır. taliban'ın 1979'daki afgan cihadında henüz adı geçmiyordu. molla ömer gibi bir takım taliban mensupları o savaşta komutan olarak bulunmuştur.

taliban'ın doğduğu ortam, şartlar koşullar vs. değinelim.

1979 yılından önce afganistan'ın durumu biraz karışıktı. darbeler ve muhalif hareketler fazlasıyla yoğundu.

20.yy'ın başlarında kargaşa ve kaosla sürekli bir istikrarsızlık sergileyen afganistan, kasım 1933'te zahir şah'ın kral olarak başa geçmesiyle nispeten istikrarı yakalamıştı. lakin temmuz 1973 yılında davut han'ın kansız bir darbeyle cumhuriyeti ilan etmesiyle işler değişmeye başladı. ülkede amerikan yardımlarıyla nispi bir refah ortamı sağlansa da davut han'ın izlediği politika muhalif güçleri kışkırtmıştı. perçem partisi ve diğer komünist partiler sovyetlerin desteğiyle bir darbe hazırlığı içerisine girdiler. nisan 1978'e gelindiğinde ordudaki sovyet yanlısı subayların yardımıyla darbe gerçekleşti. davut han ve ailesi öldürüldü. sovyet yanlısı hükumet iş başına geçti. bu aşamadan sonra klasik sovyet yanlısı hükumet politikaları izlenerek dini kurumlar, ibadethaneler vs. her şeye yasaklar gelmeye başladı. ülkedeki islami kesimde ciddi bir muhalefet söz konusuydu. nitekim aynı yılın yazında başlayan isyan hareketleri sonucu yeni devlet başkanı nur muhammed terakki afganistan'a sovyet askerlerinin girişini kolaylaştıracak bir antlaşma imzalamıştır. bunun sonucunda kendi dostları tarafından idam edilmiş ve yardımcısı hafizullah amin yeni devlet başkanı olmuştur. bu dönemde giderek şiddetlenen isyan, bastırılamayacak hal almıştı. 24 aralık 1979 yılında sovyetlerin isyanı bastırmak için afganistan'a girmesiyle isyan yeni bir boyut almıştır.

önceleri gerilla savaşı veren afganlar, daha sonra abd'nin eğitim ve desteğiyle kısmi düzenli ordular halinde savaşmışlardır. bu dönemde suudların buraya özel bir ilgi gösterdiğine şahit oluyoruz. filistinli abdullah azzam'ın yanında yetişmiş ve suudi istihbaratının önemli elemanlarından olan üsame bin ladin abdullah azzam'la birlikte buraya gelmiştir. afganistan'a selefiliğin girişi böyle gerçekleşmiştir. bilindiği gibi bin ladin ünlü suudi bin ladin ailesinin bir üyesiydi. burada suudi istihbaratının cia'ya alan desteği verdiğiyle ilgili bilgiler mevcut. işte böyle bir ortamda el-kaide denilen ucube yapı kurulmuştur.

afgan cihadı çeşitli grupların desteğiyle başarıya ulaşmıştı. lakin bu seferde "kim kazandı" kavgası ortaya çıktı. bu sorun abdullah azzam gibi bir takım arabulucular vasıtasıyla giderildi. abdullah azzam da böyle bir toplantıdan önce oğullarıyla şehit edilmiştir. sorun aşıldıktan sonra raşit dostum vb. özbek generaller kuzeye çekilmiş ve yeni bir afgan devleti kurulmuştu. sosyalist necibullah yönetimi devrilmiş, afganistan ulusal kurtuluş cephesi'nin lideri sıbgatullah müceddidi geçici hükumetin başı olmuş ve 1992'ye kadar bu görevini yerine getirmiştir. daha mücahit örgütler arasında anlaşmazlıkların giderilmesiyle beraber hepsinin ortak kanaati sonucu, afgan cihadı komutanlarından prof. burhaneddin rabbani, devlet başkanı olmuştur. bu dönemde yine mücahitler konseyinin seçimiyle gulbettin hikmetyar başbakan olmuş ve resmi olarak afganistan islam cumhuriyeti kurulmuştur. ahmet şah mesut gibi komutanlar da savunma bakanı vs. olmuştur. fakat bu esnada yine anlaşmazlıklar baş göstermiş, mücahit gruplar arasında bir iç savaşa doğru gitmek üzereydi. siyasi çekişme sertleşiyordu.

1994 yılına gelindiğinde mücahitler akl-ı selim üzere hareket etmişler ve kısmi bir anlaşma sağlanmış, rabbani ve hikmetyar da iktidar konusunda anlaşmışlardı. işte bu esnada taliban ortaya çıkar. burayı özellikle belirtiyorum. anlaşmanın sağlandığı artık kavgaların bitmek üzere olduğu bir ortamda. pakistan'dan gelen bu gruplar el-kaide denilen ucube yapının da etkisiyle afganistan islam cumhuriyeti'ne karşı savaşmaya başlamışlardır. devam eden savaşta yeni kurulmuş devlet bu grubu durduramamış ve kısa bir süre içerisinde afganistan'a hakimiyet kurmuşlardır. selefi olmamalarına rağmen selefilerden etkilenmişler ve onlar gibi hareket etme kararı almışlardır.

bir takım aşırı uygulamaları nedeniyle ve özellikle 11 eylül saldırıları sonrası,el-kaide'ye sahip çıkan açıklamalarının ardından afganistan'ın işgaline zemin hazırlamışlardır. işgalin bir gün öncesinde ahmet şah mesut'u bombalı bir saldırıda şehit etmişler ve işgale zemin hazırlayarak aslında el-kaide gibi paravan bir yapı olduklarını ispatlaşmışlardır.

gelelim 11 eylül sonrası afganistan'ın işgali sırasındaki direnişe. direnişi taliban sahiplenir. tıpkı dünyanın her tarafında islami hareketlerin bir takım direnişlerine el-kaide'nin sahiplenmesi gibi. hatta sovyetlere karşı yürütülen cihada dahi sahiplendikleri olmaktadır. afgan cihadı'nı taliban yürüttüğünü iddia etmektedirler. ama durum anlatılan gibi değil. afganistan taliban'dan ibaret değil. taliban denilen yapı faşist bir parti gibiydi. kendi dışında diğer grupları hiçe sayan bir yapı. bu nedenle diğerlerini sindirmiş ama yok edemiştir. hizb-i islami, hizb-i vahdet, cemaat-i islami'nin afganistan kolu gibi birçok parti mevcuttu.

taliban'ın ve el-kaide'nin bu aşırı tutumları daha sonra kötü yönde bir çığır açacaktır. günümüzde hepimizin de bildiği ışıd denilen paravan yapı bu yapılardan esinlenmiş ve onların fikri temellerinin üzerine kurulmuştur. onların fikri yapılarının aşırı bir yorumu şeklinde ortaya çıkmıştır. buna kendileri küresel cihat teorisi diyorlar. kurucu olarak abdullah azzam ve bin ladin'i gösteriyorlar. şekillenmesi ve teorisyeni olarak ebu mus'ab es-suri ve filistin asıllı lübnanlı makdisi'yi gösterirler. her ne kadar öyle olduğunu iddia etseler de eksik ve hatalı bir yorum. abdullah azzam, şehit edilmeden önce afganistan'ın birliği ve düzeni için çalışan birisiydi. el-kaide gibi paravan bir yapıyı gerçek manada kuran ve yöneten kişi bin ladin'dir. bir takım bağlantıları da bunu doğrular.

afganistan'da yaşanan ve devrimden sonra meydana gelen durumun perde arkasını irdelemek istiyorsak sovyetlerin yıkılmasının ardından baba bush'un o meşhur "new world order" konuşmasına bakmak gerekir. nato'yu canlı ve bir arada tutmak için yeni bir düşman gerekiyordu. yeni düşman müslümanlardı.
peki bu düşmanlık nasıl ispat edilecekti? tabi ki terörizmle. işte afganistan'da başlayan ve bugün dünyaya yayılan şiddet sarmalı bu sebeple doğurulmuştur. bundan afgan cihadı sorumlu değildir. bundan sorumlu olan paravan örgütlerdir. el-kaide ve taliban. ve o zihniyet. afganistan'ın devrim sonrası bu duruma gelmesinin bir diğer sebebi de altın hilal önemli bir ülkesi olması. dünyada üç büyük üretim merkezi vardır. altın hilal denilen pakistan- afganistan-iran, altın üçgen denilen tayland-burma-vietnam ve altın boynuz denilen meksika-kolombiya-venezuladır. işte afganistan bu ülkeler içerisinde en önemli yerdedir. abd bu bölgelerin kendi kontrolünde olmasını istemektedir. taliban bu uyuştucu trafiğini kontrol eden bir güç haline gelmişti. abd'nin saldırısının sebeplerinden biri de bu etkendir. tıpkı vietnam'da komünistleri durdurmak bahasiyle yıllarca işgal etme çabası gibi. yine aynı sebepten. fakat bu sefer argüman başka.

yani işin özeti, taliban paravan bir yapıdır. tıpkı diğer paravanlar gibi görevini ifa edene kadar duracaktır. bugün el-kaide ve taliban ile islam'ı dünyaya korkunç göstermek mümkün olmadığından -çünkü insanlar çeşitli istihbarat sızıntılar ve meraklı insanların gayretiyle el-kaide'nin paravan bir yapı olduğu anlaşılmıştır.- ışıd gibi bir yapı ortaya çıkmıştır.