halep – dertli sözlük
suriye'nin bir şehri.

şu sıralar bombalanıyor. kadim bir şehirdir aynı zamanda. tarihi eserleriyle paha biçilmez bir şehir. unesco tarafından koruma altına alınan bölgeleri bile var.

evet, böyle bir şehri ateşe atan, birlik ve beraberliği kendi içerisinde sağlamayan, tefrikaya düşen ve birbirlerine kin ve nefretle saldıran suriyelilerden ahirette hesap soracak şehir. iç savaştan önce emperyalistlere memleketlerini peşkeş çekmekte can atan suriyeliler, ne yazık ki ülkelerini korumadılar. hepsi bir başka ülkeye göç etti. ahirette bir başka kesime de hesap soracak bu şehir. suriye üzerinden nutuklar çekerek savaşta taraf olanlardan mesela. bunun üzerinden prim yapanlardan. onlarca insan ölürken tul-i emel peşinde koşarak suriye'deki ateşi körükleyenlerden.

biz suriye için, halep için, bosna için, filistin için ve daha birçok yer çok fazla bedel ödedik. hepimiz ya gazi torunuyuz ya şehit torunuyuz. halen bedel ödemeye devam ediyoruz. hiçbir ülke,h içbir halk, türk halkı kadar mülteci kabul etmedi. kültürü, adeti yabancı demeden, kim olduğunu sormadan şehirlerine kabul etti. bu nedenle kişisel olarak vicdan azabı filan duymuyorum. borçlu olduğumuzu filan iddia edenlere de gülüp geçiyorum. vicdan azabı duyması gerekenleri yukarıda anlattım. gördüğüm kadarıyla suriyelilerde hiç böyle vicdan azabı görmedim. hem sokakta hem de tvlerde konuşan suriyelilerde. hatta bir tv programında muhabirin "o gün yine aynı şeyleri yapar mıydınız?" sorusuna "evet, hiç pişman değilim." diyenler bile gördüm. bu haliyle vicdan azabını yaşamak bize düşmez aslında. gelelim heyecanlı nutuk çekerek suriye olayları için halkı gazlayanlara. onlarda da sanırım zerre miskal vicdan azabı görünmüyor.