ahlam tamimi – dertli sözlük
yanlış anlaşılmaya kurban gitmiş, akabinde kavram kargaşasına uğramış bir takım kelimelerle sıfatlandırılan mazlum mahkum. bu şekilde tanımlıyorum ve hala kavram kargaşasına kurban gittiğine şahit oluyorum. ailesi, akrabaları vb. birçok yakını gözleri önünde öldürülen insanlar yapıyor bunları. benim anlayamadığım benim ülkem insanı niye abd'ye bu kadar şedid bir tepki vermez? ben buna hayret ederim. rahat koltuğunda otururken, yanında bir bardak çayıyla, loş odasında, bilgisayarı başında kimse onların neler yaşadığını bilemez. evet sorduğum sorular çok basit. afganlar yada çeçenler, peştular yada filistler... şimdi düşünelim. empati kuralım. ve insanlık suçu işlemek hususunda kime karşı şedid bir tepki verilmeli ona bir karar verelim. empati kuramayacak kadar da sosyopat değiliz umarım.

bir kadın düşünelim. müslüman bir kadın. evinde oturmuş ailesi ile yemek yiyor. sofra başında. kocası karşısında, çocukları yanında. üç çocuğu var. ailesine yemeği hazırlamış, servis yapıyor. yer sofrasında yiyorlar. ev küçük, derme çatma bir kerpiçten yapılmış ev. ortamı betimliyorum daha net hayal kurulabilsin diye. aniden kapı kırılıyor. i̇çeri girenler işgal ordusunun askerleri. kocasını tutuyorlar, kocası direniyor, direndiği için kadının gözleri önünde adamı kurşuna diziyorlar. çocuklarını itip kakıyorlar. tartaklıyorlar, sonra çocukları da öldürüyorlar. evde uyuyan bir de kardeşi var, erkek kardeşi. evi ararken onu da buluyorlar. bu esnada odasına saklanmış durumda. o da eniştesi gibi direniyor. başına çuval geçirip dövüyorlar. kadın bu son hamleden sonra cinnet geçiriyor. askerlerin üzerine saldırıyor. askerler, bu hamleden sonra kadını tutup dövüyorlar, ardından tecavüz ediyorlar. erkek kardeşinin gözleri önünde. daha sonra kalan bu kişiyi dışarı çıkarıp evlerini yıkıyorlar. umarım olayı hayalinizde canlandırabilmişsinizdir. burada empati kurun. tabi sosyopat değilseniz.

şimdi insanlık suçu işleniyor, terörist vb. ifadeler kullanılan insanlar bu olaylarla karşılaşmış insanlar. madem hümanistiz, polyanna oluyoruz. o zaman gerçekten polyanna gibi davranalım. tabi burada klavyesi, elinde bir bardak ılık sütüyle, arkada fondan gelen güzel hareketli bir müzik eşliğinde polyanna olmak kolay. adaletten, insanlıktan söz etmek daha bir kolay. çünkü biz o ortamlarda bulunmadık, yaşamadık çünkü onları. ve biliyoruz ki savaşlar esnasında nefret suçu işleyen çok olur. dezenformasyon yürüten ve bunu kazanan güçlü olandır. elinde imkanları olandır.ve ortada müslümanlara karşı açılmış bir savaş var. evet bugün abd ve israil, rusya ve çin bizim gibi polyannaları kandırabilmek için mükemmel dezenformasyon yürütüyor. ve bu insanlara mazlum insanlara terörist dedirtiyor. aslında batıyı bu zaferinden dolayı ayakta alkışlarım. hem masum insanların topraklarını sebepsiz bir hiç uğruna-11 eylül cia'nın kendi işidir.i̇şgale sebep oluşturmak için yaptığı planlı bir eylem.-işgal et, hem de direnenlere terörist damgası vur. dünya üzerinde yaşayan polyannaları böyle bir dezenformasyonla kandır.

i̇nsanlar genelde bilmedikleri kişiler hakkında terörist suçlamasını kolayca yapar. halbuki o insanların yaşadıkları dramı en azından bir hafta görse, herşeyi anlayacaktır. orada kadın ve çocuklarla konuşsa, onların dramını görse anlayacaktır o eylemlerin sebebini. nedense işi vicdanıma bıraktığım zaman, mazlumlar haklı diyor vicdanım. israil'de ölen kadın ve çocuklar vardır. 100 tanedir, 200 tanedir. üzülüyoruz. peki afganistan'da, ırak'ta, somali'de, filistin'de ölen milyonlarca kadın ve çocuk için acaba aynı adalet arayışına girebiliyor mu bu polyannalar? ben de bunu sormak istiyorum. acaba bu ölen milyonlar için abd ve i̇srail'i en sert şekilde eleştirilebiliyor mu?

birkaç kişinin belki on kişinin ölümüyle sonuçlanan bir olay için yükseltilen sese bakınız, ölen milyonlar için yükseltilen sese. dünya çok garip, ülkem insanı bu garip dünyada daha bir garip...