batı medeniyeti – dertli sözlük
kainatı yalnız madde boyutunda değerlendiren, mana boyutunda yok sayan ve bu anlayışını dünyaya zorla kabul ettirmeye çalışan medeniyettir.

doğu medeniyetlerinin hep işin mana boyutunda kaldığı zannedilir. halbuki bu algı tamamen batı medeniyetinin kendini kabul ettirmek adına uydurduğu yalanlar dizisinin ilk bölümüdür. tıpkı 1001 gece masalları gibi. batı kendi algısında meydana getirdiği doğuyu, doğu halklarına kabul ettirmiştir. doğu kendini batıdan okumaktadır. sorun burada başlıyor. batı kendi hayal dünyasında canlandırdığı perili doğuyu; hiçbir fiziki ilimden anlamayan, kalp aleminde yeteri miktar derinleşmiş, kainatı bu pencereden okuyan, aklı pozitif ilimlere çalışmayan, genel haliyle aptal ve hoşgörülü insan grubu tanımlar. doğunun bu algı nispetinde meydana getirdiği tepki inançsızlık olmuştur. komünizmin doğu bloğunda yayılmasındaki etken bu algının doğu tarafından kabullenildiği ve akabinde bu algıdan kurtulabilmek için tüm inanç değerlerini yitirdiğini gösterir.

doğu medeniyetinin tam tanımını şu şekilde yapabiliriz. maddeyi mana boyutuyla dengeli bir şekilde değerlendiren, maddenin özünü ve bunu yaratan yaratıcının varlığını bir gerçeklik kabul edip, buna uygun bir bilim geliştiren medeniyettir. gerçekte olan budur. zira barutun keşfi, pusulanın icadı, sıfır sayısının keşfi, geometri, astronomi vb. daha birçok konu aslında doğu medeniyetlerinin eseridir. yunan medeniyeti denilen ve roma medeniyetinin temellerini teşkil eden medeniyetin temsilcileri mısır, mezopotamya ve hindistan bilim okullarında yetişmiş ve kendi bölgelerinde açtıkları okullarla bu bu bilim ve teknolojiyi yaymıştır. özünde bilim ve teknoloji batıya, doğudan geçmiştir.

batı medeniyeti gerçek manada kelt kabileleri ve barbar germen kabileleri arasında sıkışıp kalmış iken roma buralara kurduğu hakimiyetle ve yunan onun özünde doğudan aldığı medeniyeti avrupa içlerine kadar yaymıştır. burada klasik bir harmanlama söz konusu değildir. kelt inançları burada erimiş ve pagan inancı olarak kabul edilmiştir. hristiyanlığın etkisi bir harmanlama meydana getirmiş olup, buradan itibaren yeni medeniyet algısı oluşmaya başlamıştır. bu tutuculuk ve bağnazlığı beraberinde getirmiş, batı, ilk çağ roma öncesi kelt medeniyetine geri dönem emmaresi göstermiştir. kelt kabileleri genel manada dünyayı mana boyutunda değerlendireni madde aleminde aktif bir medeniyet ortaya koyamayan, klasik toplayıcı ve göçebe bir hayat tarzını benimsemiştir. bu nedenle yazılı veya sözlü medeniyet eserleri çok fazla mevcut değildir. germen kabileleri ise batının kendi tabiriyle insan eti dahi yiyen insanların bulunduğu, barbar bir hayat tarzıdır.

ortaçağda meydana gelen bağnazlığı, yine doğu medeniyetinde bulunan bilim ve kültür okulları yenmiştir. endülüste, kuzey afrikada bulunan birçok bilim ve felsefe okulu batılı birçok aydın yetiştirmiştir. bu aydınlar, batılı zengin ailelerin çocukları olup, kilise baskısından uzak bölgelerde yetiştirilme gayesi ile buralara gönderilmiştir. bu okullardan aldıkları bilim ve felsefe görüşlerini avrupaya anlatmaya başladıklarından itibaren kilisenin otoritesi sarsılmış, akabinde aforoz olayları, cadı yakma törenleri vb. birçok faaliyet fayda vermemiştir. rönesans ve ardından reform, batıda onulmaz bir yara meydan getirmiş, değerlerin yitmesine neden olmuştur. bu olayların olmasında kilise suçludur. bilime yakın davranıp sosyolojik olarak halkı elinde tutmayı bilseydi bugün batıda meydana gelen bu değerler kaybı meydana gelmeyecekti. konumuza dönelim. rönesans ve reformun meydana getirdiği bilimsel yaklaşım inançsızlığı ve materyalizmi gündeme getirmiştir. olumlu olarak bilimsel ilerleme meydana gelse de birçok değerler yitip gitmekteydi. değerler kaybı modern kültür denilen ve hiçbir hassasiyeti ve değeri olmayan zamanımızdaki bu ucub kültürü doğurmuştur. batı kendinde meydana gelen bu hızlı değişimlere ayak uydurmaya çalışırken, bir taraftan da bu bilgi yığınını doğudan aldığını gizlemek için, çeşitli önlemler almıştır. kendi dünya sistemini kurma çalışmaları öncülüğünde meydana gelen en önemli faaliyet doğu medeniyeti okumalarıdır. batı medeniyeti tabiri ile oryantalizm denilen bu doğu medeniyeti okumaları tam bir karmaşa meydana getirmiştir. doğuyu bönleştiren, dar bir kalıba sığdıran oryantalizm, doğu üzerinde baskı kurmanın en güzel yoluydu. doğuyu aşağılama, onu kendi bünyesinde karaktersizleştirme faaliyetleri olan oryantalizm, kendi sömürü imparatorluğunu kuran batının vazgeçilmez argümanlarından olmuştur. oryantalizm adı altında doğuya kabul ettirdiği dogmalar, doğu milletlerini bönleştirmiş, aşağılık duygusu aşılamıştır. bu aşılmaz duygu zamanla benlik ve karakter kaybına sebep olmuş, batı medeniyetinin çarpık hegemonyasını, doğu medeniyeti üzerinde kurmasına sebep olmuştur. bugün doğu medeniyetinin temsilcileri halen kendilerini bu aşağılık duygusu ile ifade ederler. bu oryantalizmin getirdiği en büyük kayıplardan biridir. bugün doğuda gerçek manada bir düşünce sistemi kurulamıyorsa, bunun esas nedeni doğunun kendisini batıdan okumasıdır.

sorunlar dallandığını gören doğu, tamamiyle batıya kendini teslim etmiş, bununla beraber doğu milletleri stockholm sendromuna yakalanmıştır. doğu için yıkıcı darbelerin ardı ardına gelmesi ve doğunun benliğini yitirmesi sonucu modern kültür tüm dünyaya hakim olmuş ve batı medeniyeti nezdinde başka medeniyet ortada kalmamıştır.

özünde batı medeniyeti bundan ibarettir. çok abartılmayacak ama etkisi de asla yadsınamayacak bir medeniyettir.
vesselam...
sokakta yürürken i̇nsan atıklarının üstüne basmamak için topuklu ayakkabıyı icad eden insan medeniyeti(!).