son dönemlerde adını sıkça duyduğumuz ve gelecekte daha çok duymaya devam edeceğimiz ülke.
yaşlı kıtanın dinamik çocuğu birliğini sonradan sağlamasına rağmen avrupa'nın iplerini eline almaya başladı.
margaret thatcher'in başbakanlığı döneminden beri bir türlü kendini ispatlayamayan her iki körfez savaşında abd'nin gölgesinde kalan ingiltere'nin aksine batının parlayan yüzü konumuna geldi almanya. şu anda ab'de ipleri elinde tutan ab'nin sosyo-ekonomik yükünü sırtlayan bir ülke var karşımızda.
fransa'ya gelirsek; fransa durumdan istifade etmeye çalışan bir ülkedir. kendine ait planları yok gibidir. en son akdeniz havzası birliği'ni filan gündeme getirdi. ama almanya'nın dur demesiyle planlarını askıya aldı. tabi burada arap baharı ile yayılan kaos etkisi de söz konusu lakin almanya'nın dur demesi her zaman ağır basar.
merkel'in ekonomi politikaları ve almanya'yı tekrar siyasi olarak şaha kaldırma çalışmaları almanya ve avrupa'nın yönünü tayin etmeye başladı. islamofobi ve ırkçılığın yükselmesi rastgele gelişmeler değil. almanya her ne kadar nato ülkesi olduğunu iddia etse de çoktan bağımsız hareket etmeye başlamış gibi görünüyor. ukrayna krizi de aslında almanya'nın eseri. sanırım düzen inşa ediciler almanya'ya yine aktif bir görev vermiş görünüyor. rusya ile boğuşmayı göze aldığına göre olası bir mücadelenin cephe hattı yavaş yavaş belli olmaya başladı. ortadoğu ve avrupa. uzakdoğu, sanırım işler kızışınca devreye girecek.
ticareti gelişmiş bir orta avrupa ülkesidir.
nato kapsamında kurduğu patriotları çekme kararı alan ülke. ardından abd de aynı kararı aldı. buradan iki mana çıkabilir. ya suriye konusunda geniş katılımlı bir anlaşma sağlandı ya da iran'a adres gösteriyorlar. türkiye nato'dan çıkabilse kuruldu, kalktı tüm sorunlar çözülmüş olur aslında.