torpil – dertli sözlük
genelde işe girme amaçlı aranan kayırma olayıdır.

geçenlerde bir tanesine rastladım, vay be dedim. nasıl bir çevreye sahipmişiz de dedim. kınamış da olabilirim biraz.

annemi aradı biri, nerede işe girecekmiş bilmiyorum ama işe girebilmek için bilmem kaç tane akp'li sözü geçecek isme ihtiyacı varmış referans(!) olaraktan. babamdan ricada bulunuyormuş o sebeple. açık açık da torpilin varsa girersin işe denilmez ki ama arkadaşım!

ayrıca (bkz:her dindar insanın akp'li sanılması)

sanırım rüşvetten farkı da yoktur.
ya rab makamını ailesinin menfaatine alet eden idarecilerden olmaktan sana sığınırım. beni bu konuda muhafaza eyle..-(*)hazreti ömer..
şimdiki adı referans olmuştur. umutsuzluğa ve tembelliğe sürükler. şöyle ki bütün sınavlara giren ve iyi puanlar alan kişiler (bkz:diplomalı hıyarcı) olmaktan kurtulamayacağını anlar. ehliyetsiz ve liyakatsiz kişiler tarafından bütün kilit noktalar ele geçirilir. sonra "ver elini adaletin bu mu dünya?" sen adaletli oldun da dünya ya ona buna kaldı adalet. hayırlısı.
ülkemizde iş arayan bir insanı bıktıracak kadar çok yapılan rezilliktir. sağı solu ortası, özeli devleti farketmiyor ve neredeyse her kesimde yapılıyor bu kepazelik. daha acınası durum ise herkes tarafından "bu zamanda kime güveneceğiz, bu sistem böyle gelmiş böyle gidiyor, başka türlü iş bulunmuyor..." gibi cümlelerle bu adilik meşrulaştırılmaya çalışılıyor. hadi özeli anladımda devlete girerken nasıl bir düşünce içinde bunu yapıyorsunuz ya??? hem işe alanlar hem işe girenler nasıl tek kuruşunda bilmem kaç milyonun hakkı olan paraları birbirinize peşkeş çekiyorsunuz utanmadan? i̇şin daha da acınası yanı bu durumun devletin - adelet- dağıtacak olan kurumlarının en alt kadrolarında yapılan alımlarda bile yaşanması ve torpillerin yarışması yani torpilin gücüne göre muamele olması. bir gün herhalde kafam iyice atacak ve girdiğim devlet mülakatlarından birine gizlice gerçek torpillerden sokup hepsini birden mülakat komisyonu üyelerine doğru patlatacağım. sonra haberlere mi çıkarım, eylemler mi başlar bilemem.
bir miktar barut ve fitilden mürekkep nesne. bazı kifayetsiz muktedirler, peşlerinden giden kifayetsiz muhterislere bu nesneyi fitilleyip ateşlerler. kifayetsiz muhterisler de bu infilaktan hasıl olan enerji ile kademe, level vesair yükselirler.
evet, bugün belli olan bir başvuru sonucumla tekrar bu durumu uygulamalı gördüm. başvurduğum yer devlet ve hatta devletin en son torpil dönmesi gereken kurumlarından. hedefimde devlet kadrosu olmasa da kpss denen şeye girdim. çok da iyi olmasada kulağada fena gelmeyen bir puan aldım. i̇şte neyse yukarıda bahsettiğim devlet kurumuna başvurdum. sıralamaya girdim. öyle ki mülakat denen saçmalık olmasa direkt atanabileceğim bir sıradaydım. sıralamada sonra ve mülakattan önce ara bir eleme olayı vardı. onu da geçtim. mülakata girdim ve soruların da çoğunu bildim. soruların dışında heyet tarafından farklı ve saçma sapan sorularla sıkıştırıldım. mülakatın bir parçası mıdır acaba? dedim. ama değilmiş. çünkü tanıdığım biri daha vardı mülakata giren. sıralama olarak arkamda olan. mülakat sorularını ben kadar bilememiş ama heyet hiç onu benim gibi sıkıştırmamış. mülakata girmeden önce torpil olayı ile alâkalı konuştuğumuzda böyle bir şeyi uygun bulmadığımı belirttim. torpil muhabbeti sarısında sesiz kaldığını görünce üzerine gitmedim. çünkü anladım. i̇kimizde ayarlayabiliriz hatta o da biliyor ki ben daha üst perdeden daha fazla kişiyi araya koyabilirim. eğer bunu yapmış olsam muhtemelen mülakatta heyete selam verir çıkardım. ama gururla söylüyorum yapmadım. sonuç, bu tanıdık şu an kazandı. kimleri araya soktuğunu bile tahmin edebiliyorum. üzgünüm. üzgün olmamın sebebi işi kaybetmem değil. çünkü bu işi yapanların hepsi inançlı olduklarını söyleyen insanlardı. yani bu işi asıl yapmaması gerekenler. i̇şe giren, aracılık eden ve hatta işe alan kişide. din, diyanet dedimi ilk akla gelen isimler çoğu. ve biliyor musunuz, ben bu işe giremediğimi söylediğimde. "yahu deseydin ya. sende az avanak değilsin yaa." diyecek çoğu. evet, alemin avanağı benim. fazla değil belki birkaç ay sonra sokaklarda bir şeyler satmaya başlarım. o zaman bunların hepsi ve hatta en yakınlarım dahi beni beceriksiz iş bilmez biri olarak görecek. bu kadar okudu ama adam olamadı diyecekler. kendilerince haklılarda çünkü ben onlar gibi yapamıyorum. olsun. kafam rahat olmasa bile gönlüm rahat. onların yolu başka benimki başka.