kuran bize yeter diyenler – dertli sözlük
“sakın ola, herhangi birinizi, benim bir emrim ya da yasağım kendisine ulaştığı zaman, koltuğuna yaslanmış olarak, ‘biz onu bunu anlamayız! biz allah’ın kitabında ne varsa (sadece) ona uyarız!’ derken bulmayayım!”.i̇bn mace, mukaddime, 2; taberani, el- mu’cemü’l kebir, 1/316
"kur'an bize yeter" diyenleredir sözüm: allah isteseydi o'nu bir dağa indirirdi ve insanlar ordan kitabı alır gereklerini yapardı. ne peygambere, ne açıklamaya, ne de tevile gerek olurdu.
neresinden tutsan elinde kalırlar.
insan basit bir matematik kitabına daha çok kıymet veriyor.. hatta ecnebi bir muharririn ecnebice yazdığı bir romana bile daha ziyade kıymet veriyor.. çünkü bir cebir kitabını anlamak için ek dersler, hususi muallimler, okullar, sınıflarla onu anlamaya çalışır ve ancak anlar. ecnebi romanını ecnebiceden okumak için dil öğrenir.. ta ruhuna vakıf olsun..

işte bu kainat kitabının şarihi, esmanın anahtarı, şeriatı-ı insaniyye ve kevniyenin kitabı olan kuran ne kadar ucuz ki ne bir muallime ne bir mektebe ne bir şarihe ne bir talime ihtiyaç duymadan adi bir çeviriyle anlaşılmak istensin kıymeti ayaklar altına alınsında...

neyse..ehl-i sünnetin yolu sırat-ı müstakimdir.. sünnetiyle, fıkhıyla, mezhebiyle kıyasıyla cemaatiyle selefiyle asfiyasıyla sahabesiyle imamlarıyla müctehidleriyle tarikatıyla cemaatıyla şeyhiyle medresesiyle tekkesiyle tullabıyla tilmiziyle kelamıyla usulüyle belagatıyla mucizatıyla tevatürüyle bu islam islamdır ve bu kuran kurandır ve bu din böylece dindir.

etle tırnak gibi mümtezictir kata ayırmak kabil değil. biz ehl-i sünnetiz istikamettir şiarımız ne ifrattır ne tefrittir. biz herşeyi yerine koyarız. aklımız almıyo diye müreddi, kalbimiz sevdi diye putperest bağnaz olmayız. ibn-i arabinin sekrini de izah ederiz, cibali babanın sekrine de mana verir islamda yerine koyar idhal ederiz..ibn-i sina da yerini bulur ami bir çobanda ders alır aynı anda kurandan.. aklı almayan yanaşmaz, tembel sormaz. talib olana nasib olur.

yahu görmüyor musun 1400 yıllık bir ihtişamlı medrese-i kübra örülmüş 350 binden ziyade tefsir yazılmış şu kuran hakkında, bu kadar allame, avam hasbuna kitabullah dememişte...

bir adam la ilahe illallah dese o islama delilimizdir. bir tek taş eksilten haindir bu ondört asırlık saraydan.

elhasıl kurana kasd edenler başını çeker, tembel, itikadsız, zayıf muhakemelilerde ittiba eder. ehl-i sünnet çalışsın korkmasın..hamam böceklerinin çokluğuna bakıp endişe etme..milyon aded olsa bir insandan kıymetli değil.. bir ebubekr r.a. bir ümmete bedel olması gibi..

ehli sünnet sureten azda olsa ehemmiyet imana ve islama göre olduğundan yine çoktur.
gelen tehlike karşısında "islam dünyası neden geri kalmış?" tartışmaları çok lüks kalıyor aslında. "islam dünyası neden geri kalmış?" tartışmasını yapabilmek için öncelikle karşımızdakilerin islam'ın neden geri kaldığıyla ilgili bir kaygısı olmalı.

karşımızda, tüm islam geleneği'ni yok sayan akılcı mealciler ve kur'aniyyun, yüzyıllar öncesinden günümüzü yorumlamaya çalışan selefiler, islam'ı pagan dini ya da muharref hristiyanlık zanneden reformistler ve sabah akşam "ben müslümanlardanım" diyenlere küfreden şia var.

bence böyle bir ortamda hiç olmazsa güncelliği kalmadığını iddia ettiğimiz bilgilere sahip olalım. ki aslında güncelliği kalmayan şeyler dönemleri kapsayacak şekilde verilen ictihatlardır. yoksa hüküm çıkarma ve istinbat metodları dünyanın sonuna kadar kullanılabilir. yani metodolojisi. yoksa ortada savunabileceğimiz ne bir değerimiz, ne de kendini islam'a atfeden neden geri kalmış diyeceğimiz bir islam dünyası kalacak.
veda hutbesinde resulullah 'ben size iki emanet bırakıyorum. onlara uyarsanız yolunuzu hiç şaşırmazsınız. o iki emanet allah'ın kitabı kur’ân-ı kerim ve peygamberinin sünnetidir.' buyurmuşlardır. gerçek mümin odur ki emanete hıyanet etmez..
islam tarihinin her döneminde düşünce farklılıkları bulunmuş.günümüz müslümanlarının hak mezhepler olarak takip ettikleri mezheplerin imamları arasında dahi çok boyutlu tartışmalar vs gerçekleşmiş. hatta birbirlerini tekfir etmişler.mesela; islam tarihi okumaları yaparsanız, günümüz alimlerinin en çok beslendikleri isim olan imam buhari'nin, türkiye müslümanlarının fıkıh anlayışının dayandığı imam azam hakkında tekfire varan sözlerini okursunuz.islam düşüncesi içinde bu tür farklılıklar hep mümkündür.bize gelecek olursak;ne ötekinin düşüncesine vakıfız, ne kendi düşüncemiz basiret üzre.tamamen saf-pak kabul ettiğimiz bir şahsın düşünce metoduna teslim oluyor, ötekiler hakkında alaycı ifadelerde bulunuyor, kolayca tekfir ediyoruz.'kur'an yeter' sözünü slogan edinmişler bütün islam geleneğini bir anda yok sayıyorlarken, öte tarafta bu düşünceye karşı çıkanlar temelsiz, güncelliği bulunmayan bir bilgi yığının altındalar.sonra islam dünyası neden bu halde?
kendilerine mealciler ya da kur'aniyyun denir. mealcilik türkiye'de yaygındır. kur'aniyyun ise türkiye'ye göre biraz daha ilmidir.ikisinin farkına değinelim. mealcileri hepimiz biliriz. bulduğu ilk meali eline alır. başlar tefsir yapmaya. sonra karşılaştırma meali öğrenir. en sonunda da sahih meal arar. bulduğu sahih meal üzerinden tefsirlerini derinleştirir. halbuki arapça'nın yapısını bilen insan da bilir ki kur'an mealle tefsir edilmez. mealin asla kur'anın tercümesi olmadığı gerçeğini dikkate almazlar. öncelikle arapça bilmek akabinde fesahat ve belağat gereklidir. tefsirleri çok da dikkate almadıkları için sebeb-i nüzulü bilmezler. dolayısıyla meal üzerinden verdikleri mana ile çok büyük hatalara düşerler.hadisleri hiçe sayan bir tarafları vardır. genel olarak hadislerin büyük bir kısmının uydurma olduğunu dillendirirler. bu nedenle "kur'an varken, neden hadis" derler. hatta bazıları o kadar ileriye gider ki hadislerin de dikkate alınması gerektiğini söyleyen insanları, hadisleri kur'an'ın önüne geçirmekle itham ederler.kur'aniyyun daha ilmidir. arapça bilenler ve tefsir ilmine vakıf olan kesimlerin dahil olduğu bir konudur. dünya'nın her tarafında son zamanlarda yaygınlaşmıştır. türkiye'de ilahiyat camiasında görülür. senedi ya da metninde zayıflık bulunan hadislerden mütevellit tüm hadislerin zayıf olduğunu iddia ederler. bu nedenle "kur'an bize yeter, hadislere gerek yoktur." derler. kur'an'ın sadece kur'an'la tefsir edilebileceği iddiasındadırlar.
bu söylemi hakkıyla benimsemiş bir insanın peygamber efendimizin yaşantısını yok satması düşünülemez çünkü bizzat kuranda sizin için rasulallahta güzel bir örnek vardır (*) ayeti yer alır. dolasıyla elbette kuran bize yeter(*)