memleketi kurtarmak – dertli sözlük
mehmet akif ersoy' un süleyman nazif' in yazdığı şu 2 mısraya verdiği cevap aklıma geldi:

süleyman nazif’e

................... “rûhum benim oldukça bu imanla beraber
..................... üç yüz sene, dört yüz sene, beş yüz sene bekler.”
..............................................................malta adası, s. nazif

beş yüz sene bekler mi? nasıl bekleyeceksin?
rûhunda asırlarca bu hûsranı mı çekeceksin?
karşımda duran dehşeti –gûya- edip îma,
“husrân” deyiverdim, hani birdenbire, amma,
mahşer gibi âfakımı sarmış zulûmâtın,
teşrihine kaamûsu yetişmez kelimatın!
kaç yüz senedir bekliyoruz, doğmadı ferdâ;
artık yetişir çektiğimiz leyle-i yeldâ;
bir nefha-i rahmet de mi esmez? diye, sinem,
yandıkça, semâdan boşanıp durdu cehennem!
lâkin, bu alev selleri artık dinecektir;
artık bize nâr inmeyecek, nûr inecektir.

ey, tek karagün dostu, bu hicran-zede yurdun!
sen milletin âlâmını dünyaya duyurdun.
en korkulu günlerde o müthiş kaleminle...
takdis ederiz nâmını... lâkin, beni dinle;
azmin, emelin heykel-i zî-rûhu iken, dün,
bilmem ki, bugün, ye’se nasıl oldu da düştün?

çoktan beridir bekledi... bekler... diye, millet,
a’sâra mı sürsün bu sefâlet, bu mezellet?
i̇slâm ilinin sade esaret mi nasibi,
sen, yoksa, unuttun mu o mazî-i mehibi?
etrafa bakıp sarsılacak yerde ümidin,
vicdanını imanını bir dinlemeliydin.
garb’ın ebedi gayzı ederken seni meyûs,
“i̇slam’a göz açtırmayacak, derken, o kâbus”
mâdâme ki hakk’ın bize va’dettiği haktır.
şark’ın ezeli fecri yakındır, doğacaktır.
hiç bunca şehidin yatarak gövdesi yerde,
deyâ gibi kan sine-i hilkatte tüter de,
yakmaz mı bu tufan, bu duman, gitgide arşı?
hissiz mi kalır lücce-i rahmet bize karşı?

i̇syan bize râci’se de, bir böyle temaşa,
sığmaz sanırım, adl-i i̇lâhî’sine, hâşâ.
i̇slâmı, evet, tefrikalar kastı, kavurdu;
kardeş, bilerek, bilmeyerek, kardeşi vurdu.
can gitti, vatan gitti, bıçak dine dayandı;
lâkin, o zaman silkinerek birden uyandı.
bir gör ki: bugün can da onun kan da onundur.
dünya da onun, din de onun, şan da onundur.
bin parça olan vahdeti bağlarken uhuvvet,
görsen, ezelî râbıta bir buldu ki kuvvet:
saldırsa da kırk ehl-i salip ordusu, kol kol,
dört yüz bu kadar miyon esir olmaz, emin ol!..
ankara, tâcüddin dergâhı,
15 nisan 1337 / 1921