gökhan özcan – dertli sözlük
bir arkadaşım kendisi için keşfedilemeyecek kadar derin yazan bir abimiz demişti.. okudukça ne kadar doğru olduğunu daha iyi anlıyorum..

--- iktibas ---
ruhunun sökülmesini istemiyorsa, gözünü sadece kendine dikmeli insan!
--- iktibas ---
25 temmuz'da yazdığı yazıyı okuyalım, okusunlar.

"insafımız kurudu mu?"
(http://yenisafak.com.tr/yazarlar/gokhanozcan/insafimiz-kurudu-mu/38740)
2000 yılı olması lazım, üniversiteli kız öğrencilere yaptığı siz hep mahzun ve güzel kaldınız adlı güzel bir konuşması var.


-- iktibas --

siz hep mahzun ve güzel kaldınız. dünyanın gittikçe kararan portresinde, çirkinliği şekil lendiren bir çizgi olmaya razı olmadınız.
herkes köşe bucak kendi ruhundan kaçarken, siz kendi'nizden başka bir şey olmayı kabullenmediniz.
içinizden geldiği gibi olmak, size anlamlı görünen bir hayatı buluncaya kadar aramak istediniz.

en zor sorulara muhatap oldunuz, en dirençli ve masum cevapları verdiniz.

siz hep mahzun ve güzel kaldınız. çağın bu dönemecinde, hiçkimsenin karşılaşmadığı sorulardı sizin önünüze sürülen sorular.
lafın döndürülebileceği, anlamın eğilip bükülebileceği, dilin kıvrım kıvrım kıvrılabileceği bir imtihanda değildiniz.
bir bıçağın sırtı kadar keskin bir noktada verdiniz cevabınızı.
teorik kuytuluklara kaçacak, politik fırdöndüler çevirecek ya da mantıklarınıza takla attıracak kadar zamanınız yoktu.

zaten sizin kaçmaya niyetiniz de yoktu. dimdikti başınız ve soru sahiplerini çıldırtacak kadar net duyuldu yüreğinizin sesi:

allah büyüktü ve o ne dese o olurdu. zamanı, geleceği, hayatın önceden bilinmeyen çizgisini elinde tutan o'ndan başkası değildi. bu bildiğiniz en değişmez gerçekti.

siz, mahzun ve güzel, bu gerçeğin arkasında durdunuz.

kaba kuvvetin koca dünyasına karşı yapayalnız kalmadı göze aldınız.
horlandınız, aşağılandınız, dövüldünüz ve sürüklendiniz. etrafı saran zifiri suskunluk içinizi yakıp kavursa da, bundan bir şikayet manzumesi çıkarmadınız.
gerçek mazlumlar gibi davrandınız, ezilmenin ticaretini yapmadınız.

siz hep mahzun ve güzel kaldınız-halinizden hiç eksilmeyen zarafetinizle; gücün dümen suyunda kaybolan bütün yapılan, bütün sahte gelecek mühendislerini, bütün koca adamları, bütün kirli numaralari yüzleri kızarıncaya kadar tokatladınız.

vakarınızla, bütün belkemiksiz iddiaları açığa vurdunuz. zihninde de göğüs kafesindekine eş bir kalp taşımayanları karanlık bir telaşa düşürdünüz.

çağın geveze lisanı karşısında dili tutulanları, damarlarında kol gezen aşağılık kompleksini yenemeyenleri, saklayan her kırbaçta kılıktan kılığa girenleri ve en önemlisi göbekli iddialarla ortalıkta dolaşıp hayat hakkında bir tek gerçek cümle kuramayanları kendi çirkin yüzleriyle başbaşa bıraktınız.

hiç yalpa yapmadınız, hiç kıvırmadınız, halinizi hiç tartışmaya açmadınız.

yaşadığınızı ve var olmaya devam edeceğinizi, yaşayan ölülerin bile duyacağı bir sesle haykırdınız. başınızdaki bin yıllık örtüyü çıkarmadınız.
siz hep mahzun ve güzel kaldınız.

îçlerindekine ihanet etmemeyi başarmış siz onurlu insanlara selam duruyorum.

-- iktibas --
"öyle sanıyorum ki çok fazla hareket etmeyen insanların ruhları çok daha çabuk yoruluyor. çünkü bedenin durgunluğu zihni harekete geçiriyor. i̇nsanın bedeni ile ruhu arasında kurulmuş böyle tuhaf bir tahterevalli var."(bkz:serçe parmağı)
''kapalı durmakta ısrar eden pencereleri duvardan saymak gerekir.'' sözü bir motto olarak masamda hep durur.
yazdıklarının ve hatta üslubunun patenti olsaydı ve sınırlandırılsaydı mı kullanımı acaba, kötü taklitleri o kadar arttı ki kendisini göremez olduk bu kalabalıkta.