türkan saylan – dertli sözlük
yıllar önce çocukların sıra üstünde namaz kılmasını değil, bale yapmasını istediğini dile getirmiştir.
tayyip erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına hayır mitinginde "gençlik orkestrası'nı yaratan ve yöneten arkadaşımızın ismi muhammed. düşünebiliyor musunuz buradaki ironiyi?" gibi akıllara durgunluk veren saçma bir soru sarfetmiştir. (*) (http://yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=14.04.2007&y=hakanalbayrak)
iü tıp fakültesi mezunu olan saylan'ın, özellikle lepra ve behçet hastalıklarıyla ilgili kayda değer çalışmaları vardır.
ergenekoncudur.
hayatının son 17 yılını kanser hastası olarak geçirmiştir.
ailelerini kandırıp yüzlerce çocuğun, özellikle de genç kızların hayatlarını yanındakiler ile beraber karartmıştır.
verdiği burslarla genç kızları ve erkekleri dilediğince kullanan kadın.lakin o da göçtü,gitti.
en ibretlik tarafı başörtüsüne düşman olmasına karşın örtülü olarak yaşamak zorunda kaldı,saçlarını veren aldı..!
i̇bretlik bir i̇slam düşmanı, neredeyse her i̇slam karşıtı gibi dünya'da cezalanan kişilerden. kurduğu ikna odaları ile insanları cehenneme götürmek isteyen kişidir. başörtüsü karşıtı mücadeleleri sonrası başında bir örtü ile yaşamak durumunda kalması onu ibretlik yapan bir olaydır.
milli görüş lideri necmettin erbakan refah-yol hükümeti döneminde eski add başkanı türkan saylan ile ne görüştü?ajans5.com tarihçi yazarı metin hasırcı yazdı.i̇şte yazının ilgili kısmı:54. hükümet; diğer bir adıyla refah/yol hükümeti güvenoyu almıştır ve tebrik ziyaretleri bilhassa 30 yıl sonra iktidarın büyük ortağı olan refah partisi ve lideri erbakan hocamız söz konusu tebrik ziyaretinin adeta muhasarası altındadır. bu sebepten el ayak çekilince günlük işlere bakma şansı yakalamaktadır. rahmetli burhaneddin kayıhan (mttb'nin merhum başkanı) 1976/1977 yıllarında mc dönemlerinde, hocamızın müşaviri idi. bir gün serda'ya geldiğinde, sorum üzerine anlattıydı. demiştim ki; hocamız ne yapıyor? burhanettin bey. cevabı: bitmez tükenmez bir enerjiyle çalışıyor. biz her gece başbakanlıktan çalışmalar yüzünden gece bir'de çıkıyoruz başımı kaldırıyorum odasının ışığı yanıyor. odasına uğruyoruz (demek ki bir kaç kişiler) hayırlı geceler diliyoruz. mukabele ediyor ve mütebessim az sonra da ben çıkacağım diyor bizlere. sabah on da geliyoruz biz başbakanlığa, hoca odasın da ve çalışmakta.ne yâni ev'e gitmemiş mi? diyorum. yok gitmiş. oradan da aşağı ayrancı'daki eve yakın câmie dört buçukta gidip erzurumlu müezzini kaldırıp, câmiyi açtırıp, derslerini yapıyor ve namazdan sonra tekrar eve gidip, bir miktar uyuyor. oradan da başbakanlığa geliyor. diye imrenerek anlattıydı rahmetli başkanımız. ne diyorduk; tebriklerin kendilerini esir aldığı günlerde başbakanlık özel kalem müdürü: sayın başbakanım çağdaş yaşam derneği randevu istiyor(türkân saylan'ın) emriniz? dediğinde. hoca: hemen yarına randevuyu ver. talep sahipleri ise, ya randevu vermez veyahut bir iki ay bekletir diye düşünerek randevu talebinde bulunduklarından aceleleri yoktur. randevu gün ve saatinden haberdar edildiklerinde şaşırarak zar zor toparlanıp randevuya icabet ederler. erbakan hoca: buyrun size nasıl yardımcı olabiliriz? hususen bir isteğiniz var mı? dediğinde: hükümetin teşkili sonrasında birçok farklı olayların cereyan ettiği, derneklerine sözler ve yazılarla sataşıldığı, başörtülülerin arttığı velhasıl dini motiflerden şikâyetlere başlarlar. bir müddet bunları dinleyen hoca: arkadaşlar bakın sizler hanımsınız. bu takıldığınız şeylerle kafanızı yormayınız bakın, hanım çalıştıran müesseseler bu çalışma ihtiyacında olanların hakları olan ücreti vermemekte, haklarını yemekteler. doğum yapan kadını işten çıkaranlardan tutun da, onların çocuklarına süt verme bahsindeki kanuni haklarını dahi görmezden gelmekteler, sigortalarını ödememek, fazla mesailerini normal ücret üzerinden ödemek gibi haksızlıklar yapıyorlar. bunları tâkip edip bu haklarını temine gayret etseniz daha iyi olmaz mı? dediğinde: i̇çlerinden bir hanım ileri çıkıp: sayın başbakan ben bu odaya kaç tane başbakana tebrik ziyaretine geldim. söylediğimiz, size söylediklerimizden farklı değildi. bize verdikleri cevaplar bunların düzeleceği şeklinde olmuştu. ben her seferinde arkadaşlarıma, bunları bırakalım, sizin bize az önce söylediğiniz hususları söyleyelim diye düşüncemi söylerdim. i̇lk defa sizin ağzınızdan, bir başbakan olarak, tasarladıklarımı ve arkadaşlarıma defalarca anlattığımı duymuş olmanın kıvancını yaşıyorum. diye cevap verir. ol milli görüş öyledir ki, ol erbakan hoca'da böyle farklı bir baş bakandır. fiemanillah.