üniversiteye yeni başlayacaklara tavsiyeler – dertli sözlük
tıp fakültesi gibi girdikten sonra hayatınız haline gelen bölümler hariç, sırf puanınız yetiyor diye eğitim imkanları ve çevre açısından oldukça kısıtlı olan şehirlere gitmeyin. özellikle sözel yönü ağır basan bölümlerde okuldan çok çevre gelişim açısından mühimdir.
yukarıda çok iyi tavsiyeler var. bunların pek çoğuna katılmakla birlikte bir iki mühim noktayı vurgulamak isterim. bilmiş olun ki üniversite yılları hayatınızın en önemli ve verimli yılları. ne olur bu yılları heba etmeyin. geçen zaman geri gelmiyor. üniversiteli olmak sadece derslere girip çıkmak değildir. kesinlikle ekstra faaliyetler yapın. alanınızla alakalı gönüllü staj yapabilir, dil öğrenebilir, kulüp faaliyetleri ile yeni tecrübeler elde edebilirsiniz. sonradan pişman olmamak için öğrenciyken rotanızı seçmenizde yarar var. mezun olduktan sonra benim gibi kendinizi pat diye iş hayatınıza atarsanız artık her şey çok geç olabilir... mesela akademisyen mi olmak istiyorsunuz: o zaman henüz öğrenciyken ales'e ve dil sınavına çalışmaya başların ve lütfen okul ortalamanızı yüksek tutun. mezun olduktan sonra düşük olan not ortalamanızı yükseltme ihtimaliniz olmuyor. ben bunların hepsini yaşamış ve pişmanlıklar ve ukdelerle boğuşan biri olarak size samimi bir abi tavsiyesinde bulunuyorum. şimdiden hayırlı mezuniyetler...
1-herkese 100 verip darbe yedikçe aşağı inmeyin. i̇lk etapta herkese 0 verin ilkesel iyi tavırları adedince puan yükseltin.2-mutlaka ilk zamanlar hem şehri hem dersleri tanıma için kendinize zaman verin. hemen yoğun bir faaliyetin içine girmeyin.3-her kız ya da erkek in tuvalete gidebilen, başı bir damla beyaz su, sonu ciğfe olan ama allah ın kainatta yarattığı en değerli varlık olduğunu unutmayın. aşık olursanız eskilerin yaptığı gibi kalbinizde yaşayın asla kimseye söylemeyin-o na dahi, bilmediği daha iyi çünkü evleneceğiniz kişi zaten o olmayacak- ve bu duyguyu bir burak gibi kullanarak ötelere yolculukta kullanın. yani aşk atına binin fakat iç aleminizde yolculuk edin kimseden habersiz. dünyanın en büyük işini başarmışsınız demektir.4-mutlaka ikinci aydan sonra i̇ngilizce çalışmaya başlayın.5-ben bir yanlış yapıp elime geçen her şeyi okudum. kötü mü ettim hayır ama en iyisi şu dur ki kendinize külliyatlar seçip onları bitirin tek tek. okuma serüveniniz mutlaka programlı olsun. gazali den başlayabilirsiniz mesela.6-ders notlarınızı yüksek tutun. i̇nek olmayın ama onlarla dalga geçmeyin. onlar nihayet doğrusunu yapıyorlar. haklı da olsanız asla bir hocaya saygısızlık etmeyin. 4 yılda sekiz dönem sınıfta kalırsınız. tecrübe konuşuyor.7-şehrin ve öğrenci olmanın tadını da çıkarın.meşru olmak kaydıyla güzel vakitler geçirin.8- kimseye kuyruk olamayın sosyal faaliyetlerinizi resmi kanallardan yapın hem devleti ve onun işleyişini öğrenirsiniz hem de güzel işlere imza atarsınız.9-vatanını seven dostlarınızı nasıl kaydediyorsanız varsa vatan hainlerini de defterinize kaydedin.10-allah ve resulünden kuran ve sünnetten gayrı kimseyi tanımayın. bunlar ölçüsünde size ağabeylik hocalık yapanlar olursa onlara saygısızlık etmeyin. ama bu ölçünün dışına çıkan tipleri havada uçar görseniz vurun taşı düşürün.not: küçük oğlum mehmet zahit evden ayrılırken kendisini uğurlayan annesine "amanet oool" diyor. siz de amanet olun o'na.
mümkünse mütevazı olun.

yozgat'tan bayburt'tan gelip burada kendinize ingiliz prensi muamelesi yapılmasını beklemeyin, hala sümüklü bir ergensiniz, ki böylelerini çok gördüğüm için söylüyorum. okuduğunuz üniversite veya bölümünüz size değer katmaz, etrafınızda sizi bunlara göre değerlendiren insan varsa da onlardan uzak durmanızı tavsiye ederim. bir de ilmin üniversite tekelinde olmadığını unutmayın, kara cahil çok üniversite mezunu var. siz üniversite yıllarınızda yapacaklarınızla hayatınıza ve kendi şahsiyetinize değer katacaksınız. yoksa gerisi lâf-ı güzâf
realist olun. hayal kurmak iyidir. ama bir ayağınız yere bassın. şunu asla unutmayın dünyayı siz kurtarmayacaksınız ama dünyayı kurtaracak bir planınız hep olsun. şu da aklınızın bir köşesinde dursun, idealler başkadır, realiteler başkadır. ikisinin ayrımını iyi yapın. realitelerle yüzleşin. uçarken bile bir ayağınız yere bassın.

sosyal olacağım çilesi çekmeyin. hatta mümkünse hiç sosyal olmaya çalışmayın. sınıftan arkadaşlarınızla selamlaşmanız, onlarla iki kelam muhabbet etmeniz, hocalarınızla bir bardak çay içerek akademik konularda iki kelam etmeniz size sosyallik olarak yeter. erkekseniz cemaatle namaz kılmayı ve camiyi ihmal etmeyin. farklı fikirlere açık olun. mümkünse böyle insanlarla özellikle konuşmaya çalışın. sizin farklı fikirleri tanımıza yardımcı olur. bunun dışında size söylenen o çok görkemli sempozyumlar ve seminerler, size ekstra bir şey katmaz. mümkünse uzak bile durabilirsiniz. oradan elde edeceğiniz bilgiyi iki kitap daha fazla okuyarak ulaşabilirsiniz. unutmayın vaktiniz çok değerli. ne de olsa ibn-ül vakt'siniz.

iş görüşmesi vs. konusunda sosyalleşmeden bir şey elde edemem diyorsanız, çözümü çok basit, alışverişleri siz yapın. kasiyere ya da bakkala hal hatır sorun. hem insanlarla samimiyet kurarsınız, hem de insanlarla nasıl konuşulacağını öğrenirsiniz. sizinle konuşmaya can atan ihtiyar teyzeler, amcalar olur. onlarla mutlaka muhabbet edin. karşıt görüşte olsa bile. hatta muhabbeti koyulaştırın. insanlarla nasıl sıcak iletişim kurulur öğrenirsiniz. iş görüşmesi vs. de zaten karşınızdakinin insan olduğunu düşüneceksiniz ve bu amca ve teyzelerle yaptığınız muhabbetler çok işinize yarayacak.

yok seminerdir, yok konferanstır hikaye. siz bunları yapın, kalan zaman da size kalsın. kitap okuyun, haftasonu bulunduğunuz şehri tanımaya çalışın. boş verin semineri konferansı. gezin ve görün. tanışın, samimi ve temiz insanlarla samimi olun. gerisi hikaye.

kendini geliştirme diye bir putla karşılacaksınız. size öyle şeyler anlatacaklar ki, şaşırıp kalacaksınız. bir anda zengin olanlar, işini büyütenler, meşhur olanlar vs. vs. vs. hepsi birer masal. her şey allah'in takdiridir. istisnalar kaideyi bozmaz. anlattıkları hikayelerin neredeyse hepsi birer istisnadır. yani kişisel gelişim hikayeleri birer safsata.

derslerinize iyi çalışın. ciddiye alın. bu bilgi bana günlük hayatta nerede lazım düşüncesi hep kaybettirir. belli mi olur, bir gün o dersleri verenler siz olursunuz da o bilgiler de öylelikle işinize yarar. hocalarınızla ideolojik tartışmalara girmeyin. kendinizi bu şekilde ispatlayamazsınız. hem rezil olursunuz, hem de hocanız kafayı size takar. okul hayatınızı zehir edersiniz. vakıf, dernek faaliyetleri hikaye. faaliyetleri bilin. mümkünse bir kaçına katılın. size bir katkıları olmayacağını da unutmayın.

kitap okuma hususu önemlidir. lisede ya da ilköğretimde size neyi nasıl okuyacağınızı pek anlatmazlar. ama üniversite başkadır. neyi, nasıl okumanız gerektiğini mutlaka bilmelisiniz. roman türü, çiçek-böcek anlatan kitaplar vakit kaybıdır. artık sizin yaşınız bu kitapları geçti. unutmayın artık fikir kitaplarına açılın. her fikir kitabını okuyabilirsiniz. ama şunu asla unutmayın, pergelin bir ucu sabit kaldığı müddetçe diğer ucunu istediğiniz kadar açabilirsiniz. bu nedenle sağlam bir akaid kitabı okuyun. unutmayın islam düşünce sistemi haricinde bütün ideolojiler batıldır. okuduğumuz her kitap bize bu batıl ideolojilerle fikri bir mücadele için bilgi kaynağı niteliğindedir.

islami ilimleri unutmayın. mümkünse tefsir usulü, hadis usulü, fıkıh usulü gibi ilimler öğrenin. ehl-i sünnet ve-l cemaat insanların eserlerini okumaya gayret edin. ihyayı ulumuddin'i mutlaka okuyun. bu size pergelin bir ucunu sabitleme konusunda çok büyük bir yardım sağlayacaktır.

arkadaşlarınızla samimiyetin ölçüsünü iyi ayarlayın. burası lise değildir. aşırı samimiyet başınıza olmadık şeyler gelmesine sebep olabilir.

son olarak şunu diyelim: üniversite her şey değildir. üniversite bitince her şey bitmiş ve büyük bir huzura kavuşmuş olmayacaksınız. üniversite bitince daha büyük sıkıntılar sizi bekliyor. ve en önemlisi aslında mezun olunca çok büyük istekle kazandığınız üniversitenin pek de bir işe yaramadığına şahit olacaksınız. bu durum bir türkiye gerçeğidir. ama buna rağmen derslerinizi sevin. gerçekten zevklidir. öğrenmek zevklidir. bu zevki yaşayın.
özellikle ıstanbul gibi büyük ve her türlü kültürel etkinliğin bol olduğu şehirlerde sosyalliği abartmayın. kültürel obeziteye yakalanmayın. kendinize, dinlemeniz gereken kafanıza ve öğrenci evinize zaman ayırın. yoksa kültürlü bir asosyal olursunuz. aynı evi paylaştığınız arkadaşınız ateist olur siz cihat edersiniz. oda arkadaşınız paraya sıkışır siz dünya bizi bekliyor dersiniz... afrikadaki açlık konulu panellerde selfi çekerken akşam eve gelirken ekmek almayı unutursunuz. fotoğrafını çektiğiniz yerlerin neden fotoğrafının çekildiğini bilmezsiniz. ayasofya'yı mimar sinan'in ecnebilik eseri zannedersiniz. köyden indim şehireyseniz köyü unutmayın, hayatınızda hiç köy görmemişlere özenti olmayın. aldığınız bursları kafelerde telefondan başınızı kaldırıp bakmadığınız manzaralar uğuruna gavur etmeyin. bi çek in için bir ay boyunca o çileyi çekmeyin....
kalacağınız ortamı iyi seçin islami hassasiyet vesosyal sorumlulukta dahil olmak üzere faliyetlerde bulunan ortamlarda kalın ki derdinizin içi dolsun,daim olsun http://www.muradiyevakfi.com/35-yuksek-ogrenim-yurtlarimiz