ruknettin’in kalbi için kehanetler – dertli sözlük
irüknettin’in aynalarda ağladığı kadar var.bir mevsimin kıyısından tutarsan rüknettinkurak ovalara yağmurlar yağar,ayak bileklerinden kavrarsan bir harfi,kalbin şiir olup vadilerini sular.senin de vadilerin vardır rüknettin!kehanetler kurarsın, yağmalarsın kendinikurtarıp o yangında ilk önce kalbininiyedir, aynalarda azalır sesin.iidoktorumben bu kalbimi sarınır örtünürümkış gecelerinde o nu yakar ısınırımüşürsem helak olacağımdan korkarım.doktorumgayya kuyusuna inmek istemembana bir ip uzat, yağmurlar istememaynaları kırarım,suretimi istememmevsimler dönedursun, bu dünyayı istememben allah’ı isterim.iiiben hep aynalardan geçerim doktoraynalar benden geçer.araf’tan bir sepet sarkıtırım aşağı,doluşur içine narin böcekleryaşamayı yeni öğrenmiş kelebeklerüşüşür ben kalbimi sarkıtınca aşağıben hep aynalardan geçerim doktor!günahları için ağlayan kim varsakanatlarıyla okşar onu melekler.ivhep böyle midirkalbin hep böyle yavaş mıdır rüknettinaynalar sana bir savaş mıdır rüknettinyarin dudaklarından trenler geçer dekalbinin istasyonunda durmaz mısen hiç satrançta yenilmez misinatına binip hep gider misinbilmez misin, atından ayrı düşen bir vezirzehir gibi çoğaltır kanında yalnızlığıve nihayet şahlar da aynalardan geçerbir sen mi kalırsın bu rüyada rüknettinherhalde hep böyledirbu dünya sevenlere bir tuzaktır rüknettin.vburaya kalbinizi kuşatmaya geldiydikkonuşmayı unuttuyduk hâl diliyle söylediydikdua okuduyduk, yağmur dilediydikkalbinizi kuşatmaya geldiydik.hoşgeldiniz. buyrun, işte kalbim.adımı unuttuğum zamanlarda rüknettinimgövdesi ihlâl edilmiş bir yetimim.şu kapıdan buyurun, az ilerisi kalbim.vibenim kalbim bir ıslahevidir doktor.yetim bir çocuk durmadan azarlanır içindebenim kalbim gövdesi ıslahevlerineçakılı bir kuşturuçmayı bilmeden ölür kenar otellerdekalbim ıslah olmaz bir kuştur doktortıkanır, ölür metropollerdeardından attar okunur.viibir çiçeği uyandırmak için misöner bu ateşgâhlarkaldırmak için mi yeraltınıo derin uykusundankurur bu gölne var ve ne oluyorneden türkü söylüyor fesleğenleruzakta biri mi göründübiri incil okurken düşüp bayıldı mıbir rüya mı gördü yalnız keşişlerne oldu?viiiadım rüknettin, tanışıyor olmalıyızbir çay ocağında ya da bir merdiven başındasunmuş olmalıyım kalbimi sizebakın! demiş olmalıyım henüz avladım onuiğvanın zehrini boşalttığı kuyularda.yalnız günah parlar zifiri karanlıktave kuyudan kuyuya bir yol yokturbir avcı tüfeğini doğrulttuğundaay gibi ışıdığında bir aşkbir mevsim yönünü şaşırdığında.hayret etmiş olmalısınız, kalbimhezarfen misali havalanınca.ixkorkarım sevgili doktor,bu mektuba kendimiüzerek başlayacağımçabuk büyüyen bir çocuk gibi cepleriminnerede olduğunu unutacağım önceve mazi gizlenecek bir yer bulamayacak kendine.sonra bir menekşeyi teheccüde kaldırmayı unutacağımunutacağım hangi şehirde durursam yâr beni karşılarnerede ölürsem bahtıma idamlar çıkar.gülümseyen bir arap olacak yüzümün size bakan tarafıterkedip gitmelerin ağırlaştığı bir güz olacak öte yarısı.alnımın dokunduğu yerden savaşlar artacakve bahar giysilerine bürünmüş gelirken kıyametgönüllü mağlupları olacak hayatın doktor‘yarından korkan adam’ rüknettin böyle söyler.xsiz doktor yazabilir misiniz bir gülü yenidenalıştırabilir misiniz baharı çürüyen toprağakabaran yağmuru yeraltınave bir aşkı ayrılığayakıştırabilir misiniz doktorkanatlarında hüzün ve manolya taşıyankuşlarla konuşabilirve trampetimi geri verebilir misiniz bana?xiah kalbin moğolları! size verecek ne kaldıbir kitap olup yandı da okülünden zehir kaldıbir hayal olup uçtu dagökte melekler bağırdı:‘eve dön! eve dön!’döndüm ki şehrin ağrıları üstüme kaldıbulvara uzanmış diskotek kızlarıo melul orospularsüpermarketler, bankalar/toplu insan mezarları/üstüme kaldı.size ne denir ey kalbin istilâcılarıbarbar denir, ‘bir hayal yıkan’ deniralın onu da götürün, bir kalbim kaldı.xiibir ilkokul atlasında gemilerim yandıydıcenevizden geliyordum,elimde mektuplarım vardı.elimde ölü bir kızın sağır saçları vardıbir mevsimin ortasında kalakaldıydımbakkaldan manavdan değil,cenevizden geliyordum doktoro kızın saçlarından geliyordumyitirilmiş bir mahkemedengaliba kalbimden geliyordum.xiiio ayaklarını değdirdiğin deniz rüknettin,yani yarıno ıssız ve derin ülkesi yavrukurtlarıniçli kızların kederine ilişkin o hakikatgün gelir, seni açıklarında boğarve haykırır ardındanterkedip geldikleri sularahiç ağ vurmamış balıklar;eve dön! eve dön!dönersin aklında hüthüt kuşları kalırardında sevmeyen ve sevilmeyen bir adam kalırve rüknettin, senin kalbinden, her akşamutangaç çocuklar yeryüzüne dağılır.xivgüvercinler nasıl taşırsa ömrünüöyle taşırsın sır misali kalbinitabipler o yardan el çekerseaynalar sırrına agâh olur rüknettinne bir halvet olur sana bu dünyane tutuşan gövdene bir gölgesuskun balıkların dilini çözen rüyagün gelir sana mihrâb olur rüknettin.xvbir güle boyun eğdiren nediro aşk değilsenedir kalbe çıkartılantutuklama emriaşk değilseah, o sığınaklardanyitikleri toplayanve düşlere vuran geminedir aşk değilsesize kendimden bahsediyorum doktor‘biraz yağmur kimseyi incitmez’.xviiyi ruhların arasında dolaşanbir gölgeden sözediyorumacıdan çatlamış kalbisoğuğa dayanıklı kılanbir bilgidenterkedilmiş şizofrenlerikendine çeken vadidenkeşişlerin hüznündenve bir aşk yüzündenayları karıştıran kişinintababeti ruhiyyesindensize kendimden bahsediyorum doktorben kar yağarken ıslanmam.xviibenim öbür adım rüzgâruğradığım ormandeğdiğim kalp uğuldar.de ki gayb seferinde kaybolmuşumyola haritasız çıkanlarınyıldızları ve münhâl yüzleri okuyanşarkısını unutmuşumsönmüş taşıdığım ateşle beraberyaz günleri, uğruna okul kundakladığım âyinler.de ki bulunur elbetiyi bir hâl üzre kaybolan kişi.meğer anka değil bîgâneymişimkalbim kendine varmadıkçabitmezmiş yolum, dîvâneymişimuyardı melekler rüknettinmişimuyandım bir namaz yürür önümde.benim de buharım tüterdi doktorbir zaman, aşktan bahsedilince.xviiieve annesiz dönen çocuklarındiline musallat olanve hazin bir ırmağıngeçerken ışıttığı kentlerindiline musallat olanakşamları baharınıslattığı mezarındiline musallat olanbu dünyayı severkenkalbine ağrılar saplanan kişiyedüşlerin kimyasındanşifalı otlar çıkaranben bir ilâhi söylüyorum doktoray vakti, dantel kızlarındiline musallat olanxixşimdi gitsekbir yerde güneş kalır mıbiz yokken gülleri sulayacakbir yağmur içeri girer mibak yanaşıyor rüknettinhayalin bize vadettiği gemiömrümüzden bir yaz demir alıyoriçine toplayarakvadiler arasında sıkışmışson müminitütünle dişlerineâhir zamanı çizenson şizofrenive köyünden dönerkenzikri kendine yoldaş edinenson havâriyisu yükseliyoriyi ki gemideyiz rüknettiniyi ki senin öbür adın rüzgâriyi ki mevsimden mevsime bir yolyani inanan bir kalbin var.xxgözlerini kapat, rüknettinhissedeceksin bakgeyiklerin ağlayarak dolaştığıbir vadiden sana kuşlar uçacakve serin denizlerin; kara yelkenlerintebdil-i kıyafet gezdikleri ormandansana tiner çekençocuklar uçacakve bir sabah namazındanatayurtlarına dönerkenyolda uyuyakalan meleklerimduasından sana sevdatüten şiirler uçacak.doktorum, uçan insandır aslındakalp denen ırmakarayıp denizini buluncayağmurla karşılaşmamış bir şehreâniden kar yağıncadönüp dolaşıp da ruhrahmet vadisine varıncauçan insandır aslında.o halde hamdolsunhamdolsun cenneti ve cehennemibize bir karşılık kılanarüknettin ve doktoru konuşturanakalpleri buluşturanagüneşi ve ayıaşkı ve acıyıhamdolsun kavuşturana.