belam – dertli sözlük
dini yönetenleri, zenginlerin kısaca güç sahiplerinin istediği şekilde eğip büken kişilere vahyin verdiği isim.

olay arã¢f suresi'nde anlatılır:

(vurgula: 175. kendisine ã¢yetlerimizi verdiğimiz halde onlardan sıyrılıp da şeytanın kendisini peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlat.

176. dileseydik o ã¢yetlerle onu elbette yüceltirdik. fakat o dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu. onun durumu köpeğin durumu gibidir: üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da dilini sarkıtıp solur. işte bu, ã¢yetlerimizi yalanlayan toplumun durumudur. åžimdi onlara bu olayları anlat ki düşünsünler.)



--- alıntı ---
bel'am'la ilgili olarak islã¢mã® kaynaklarda şunlar anlatılmaktadır: "rivayete göre mã»sa (a.s.), ken'ã¢niler' in åžam'daki topraklarına girmişti. bu sırada bel'am, el-belk㢠köylerinden bal'ã¢'da bulunuyordu. ken'ã¢niler'den bazıları bel'am'ın yanına gelerek: "ey bel'am, mã»sa ibn imrã¢n isrã¢iloğulları'nın başında olduğu halde bizi yurdumuzdan sürmek ve öldürmek üzere geldi. bizim ülkemize isrã¢iloğulları'nı yerleştirecek. senin kavmin olan bizlerin ise yerleşecek bir yerimiz yok. sen duã¢sı kabul edilen bir kimsesin. onları defetmesi için allah'a du㢠et", dediler. bel'am: "-yazıklar olsun size! o allah elçisidir; melekler ve mü'minler de onunla beraberdir; onlar aleyhine nasıl du㢠edebilirim! bildiğimi bana allah öğretti" diye red cevabı verdi. kavmi du㢠etmesi hususunda ısrar ettiler. bel'am da eşeğine binerek, isrã¢iloğulları'nın çıkmakta olduğu dağa doğru ilerledi. bu dağ, husban dağıdır. biraz gittikten sonra eşeği yere çöktü. eşeğine binerek biraz ilerledikten sonra hayvan yine çöktü. bel'am biraz evvelki gibi hareket ettikten sonra tekrar hayvanına bindi. biraz yol alınca eşek yine çöktü. o, yine eşeği yerinden kalkıncaya kadar dövdü. nihayet eşek, bel'am aleyhinde bir delil teşkil etsin diye, allah'ın izni ile konuşarak şöyle dedi: "ey bel'am, nereye gidiyorsun? meleklerin önümde durarak beni yolumdan çevirdiklerini görmüyor musun? allah elçisi ile mü'minler senin kavmin aleyhinde du㢠etmektedirler." fakat bel'am, buna aldırış etmeden eşeğini döverek yoluna devam etti. nihayet eşek onu husban dağına çıkardı, mã»s㢠(a.s.)'ın ordusunun ve isrã¢iloğulları'nın karşısına götürdü. bel'am onlara beddu㢠etmeye başladı; fakat isrã¢iloğulları'na beddã»a ederken allah onun dilini kendi kavmi aleyhine çevirdi. yanında bulunan halk, onun kendi aleyhlerine beddu㢠etmekte olduğunu görünce: "ey bel'am! ne yaptığını biliyor musun? sen isrã¢iloğulları'na hayır duã¢da, bize bedduã¢da bulunuyorsun" dediler. o: "ben bunu kendi ihtiyarımla yapmıyorum, allah dilime hã¢kim oldu" dedi. bunun üzerine dili ağzından çıkarak göğsü üzerine sarktı. sonra kavmine: dünya ve ã¢hiret benim elimden gitti, artık hileye başvurmaktan başka çare yoktur..." dedi. (taberi, a.g.e., ix, 124-126; rã¢zã®, a.g.e., xv, 54; ibnü'l-esir, el-kã¢mil fi't-tã¢rih, beyrut 1385/1965, i, 200 vd; ibni kesir, e!bidã¢ye ve'n-nihã¢ye, riyad 1966, i, 322 vd.)

her ne kadar müfessirler ã¢yetlerin nüzã»l sebebi olarak daha çok bel'am'ın ismi üzerinde durmuşlarsa da, sözkonusu ã¢yetlerle anlatılmak istenenin bel'am olduğu yolundaki rivayetleri ve onunla ilgili olarak anlatılan kıssaları doğrulayacak -güvenilir- hiç bir eser yoktur. aynı şekilde yalnız bel'am'ın, ã¢yetlerin nüzulüne sebep teşkil etmiş olması da doğru değildir. (kã¢sımã®, mehã¢sinü't-te'vil, vii, 2906).

te yandan, ã¢yetlerde bahsi geçen kişinin, bel'am'ın dışında, ümeyye ibn ebi's-salt, er-rã¢hib ebu amr, isrã¢iloğulları'ndan duã¢sı makbul bir kişi, münafık olan her kişi veya yahudi, hristiyan ve haniflerden olup da hakk'tan ayrılan herkes olduğu şeklinde de rivayetler vardır. (taberi, a.g.e, ix,119 vd; rã¢zã®, a.g.e, xv, 54; zemahşeri, el-keşşaf, beyrut 1366/1947, ii, 78; mes'üdã®, mürã»cü z-zeheb, mısır 1384/1964, i, 52; ibni kesir, a.g.e., i, 322).

öyle anlaşılıyor ki ã¢yetler, bel'am ve hareketleri itibariyle onun gibi olan herkese şã¢mildir. ã‡ünkü allah'ın ã¢yetlerini yalnız bir veya birkaç kişiye hasretmek doğru olmaz; onlar geniş kapsamlıdırlar. burada asıl üzerinde durulması gereken konu; bel'am'la ilgili olarak söylenen ve islã¢mã® kaynaklara girmiş olan bilgilerin büyük çoğunluğunun isrã¢iliyyã¢ta dayanmış olmasıdır. (d.b. macdonald, ia, ii, 464-465; abdullah aydemir, tefsirde isrã¢iliyyat, ankara 1979, s. 242). ã‡ünkü islã¢mã® kaynaklarda zikredilen bilgiler -bazı isim ve ifade değişiklikleri hariç- kitab-ı mukaddes'te geçen bilgilerin tamamen aynısıdır. (kitabı mukaddes, istanbul 1981, sayılar xxii, 2-41; xxiii 1-30; xxiv, 25; xxii, 16; yeşu xxiv, 9)

ancak bel'am, dünyevã® çıkar ve hesaplar için allah'ın dinini tahrif eden bir ilim ve din adamını küfür sistemlerine ve kã¢fir yöneticilere yaranmak maksadıyla allah'ın hükümlerini çiğneyen ve asıl gayesinden saptıran kimseleri temsil etmektedir.

nsanları "allah (c.c.) adını kullanarak"' aldatan, hev㢠ve heveslerini tatmin için "tevhid akã®desini" tahrip eden "bel'am'ın" etkisi korkunçtur. islã¢m topraklarında; kã¢firlerin istilã¢sını hazırlayan güç, "bel'am"dır.

allah (c.c.)'ın indirdiği hükümlere karşı ayaklanan ve islã¢m'a küfreden yönetimlerle yani tağã»tã® güçlerle din adına uzlaşan ve müslümanları da

"allah (c.c.) adını kullanarak" aldatan, kur'ã¢n'daki ifã¢deyle "köpek sıfatlı" kimselerin ortak ismi bel'am' dır. bu köpek sıfattı kimseler de; allah (c.c.)'ın indirdiği hükümlerin bir kısmını kabul, bir kısmını "zamanın değişmesi" gerekçesiyle sükã»tla geçiştirirler. günümüzde, başta resmã® ideolojiyi kabul eden ve islã¢m'ı o ideolojiye hizmetçi kılmaya çalışan müesseseler olmak üzere, çok sayıda bel'am benzeri vardır. bunlar "çok dindar" görünmekle birlikte, tağut'a itikad ve iman etme noktasında titizdirler. "ulü'l-emr"i islã¢m'a karşı ayaklanan güçlere izã¢fe ederek, mü'minleri yanıltırlar. işte bunlar çağdaş bel'am'lardır.
--- alıntı ---
http://www.sevde.de sitesinden alıntıdır.