israiloğulları zamanında dini, dünyevi çıkarları için kullanan alim kişi. kendisine ism-i azam zikri öğretilmiş, onunla yaptığı duaların kabul edildiği anlatılır. müslümanlar onun bulunduğu şehri fethetmeye geldiğinde, şehrin zenginleri kendisine dünyalık metalar teklif etmişlerdir. başlangıçta reddetse de daha sonra kabul etmiştir. araf suresi 175. ve 176. ayetlerde bahsedilen kişi olduğu rivayet edilir.
taberi tefsirinde şöyle bahsedilir.
--- iktibas ---
rivayete göre mûsa (a.s.), ken'âniler' in şam'daki topraklarına girmişti. bu sırada bel'am, el-belkâ köylerinden bal'â'da bulunuyordu. ken'âniler'den bazıları bel'am'ın yanına gelerek: "ey bel'am, mûsa i̇bn i̇mrân i̇srâiloğulları'nın başında olduğu halde bizi yurdumuzdan sürmek ve öldürmek üzere geldi. bizim ülkemize i̇srâiloğulları'nı yerleştirecek. senin kavmin olan bizlerin ise yerleşecek bir yerimiz yok. sen duâsı kabul edilen bir kimsesin. onları defetmesi için allah'a duâ et", dediler. bel'am: "-yazıklar olsun size! o allah elçisidir; melekler ve mü'minler de onunla beraberdir; onlar aleyhine nasıl duâ edebilirim! bildiğimi bana allah öğretti" diye red cevabı verdi. kavmi duâ etmesi hususunda ısrar ettiler. bel'am da eşeğine binerek, i̇srâiloğulları'nın çıkmakta olduğu dağa doğru ilerledi. bu dağ, husban dağıdır. biraz gittikten sonra eşeği yere çöktü. eşeğine binerek biraz ilerledikten sonra hayvan yine çöktü. bel'am biraz evvelki gibi hareket ettikten sonra tekrar hayvanına bindi. biraz yol alınca eşek yine çöktü. o, yine eşeği yerinden kalkıncaya kadar dövdü. nihayet eşek, bel'am aleyhinde bir delil teşkil etsin diye, allah'ın izni ile konuşarak şöyle dedi: "ey bel'am, nereye gidiyorsun? meleklerin önümde durarak beni yolumdan çevirdiklerini görmüyor musun? allah elçisi ile mü'minler senin kavmin aleyhinde duâ etmektedirler." fakat bel'am, buna aldırış etmeden eşeğini döverek yoluna devam etti. nihayet eşek onu husban dağına çıkardı, mûsâ (a.s.)'ın ordusunun ve i̇srâiloğulları'nın karşısına götürdü. bel'am onlara bedduâ etmeye başladı; fakat i̇srâiloğulları'na beddûa ederken allah onun dilini kendi kavmi aleyhine çevirdi. yanında bulunan halk, onun kendi aleyhlerine bedduâ etmekte olduğunu görünce: "ey bel'am! ne yaptığını biliyor musun? sen i̇srâiloğulları'na hayır duâda, bize bedduâda bulunuyorsun" dediler. o: "ben bunu kendi ihtiyarımla yapmıyorum, allah dilime hâkim oldu" dedi. bunun üzerine dili ağzından çıkarak göğsü üzerine sarktı. sonra kavmine: dünya ve âhiret benim elimden gitti, artık hileye başvurmaktan başka çare yoktur..." dedi. (taberi)
--- iktibas ---
(b: bel'am bir karakterdir. kıyamete kadar var olacak bir karakter. bu nedenle kur'an'da ibretli bir kıssa olarak anlatılır. dini, dünyevi çıkarları için kullanan alim kişileri simgeler. bu uğurda müminleri, mümin topluluğu tehlikeye atabilecek karakterdeki kimselerdir. adı ne olursa olsun, söyledikleri ne olursa olsun, bu karakteri kendi bünyesinde barındıran kimse bel'am lakabını hak eder. )
allah kur'an-ı kerim'de bel'am'ın sonunu haber verir. inşaallah bel'am karakterini yansıtan kimse ya da kimseler de aynı sondan nasiplenir.
taberi tefsirinde şöyle bahsedilir.
--- iktibas ---
rivayete göre mûsa (a.s.), ken'âniler' in şam'daki topraklarına girmişti. bu sırada bel'am, el-belkâ köylerinden bal'â'da bulunuyordu. ken'âniler'den bazıları bel'am'ın yanına gelerek: "ey bel'am, mûsa i̇bn i̇mrân i̇srâiloğulları'nın başında olduğu halde bizi yurdumuzdan sürmek ve öldürmek üzere geldi. bizim ülkemize i̇srâiloğulları'nı yerleştirecek. senin kavmin olan bizlerin ise yerleşecek bir yerimiz yok. sen duâsı kabul edilen bir kimsesin. onları defetmesi için allah'a duâ et", dediler. bel'am: "-yazıklar olsun size! o allah elçisidir; melekler ve mü'minler de onunla beraberdir; onlar aleyhine nasıl duâ edebilirim! bildiğimi bana allah öğretti" diye red cevabı verdi. kavmi duâ etmesi hususunda ısrar ettiler. bel'am da eşeğine binerek, i̇srâiloğulları'nın çıkmakta olduğu dağa doğru ilerledi. bu dağ, husban dağıdır. biraz gittikten sonra eşeği yere çöktü. eşeğine binerek biraz ilerledikten sonra hayvan yine çöktü. bel'am biraz evvelki gibi hareket ettikten sonra tekrar hayvanına bindi. biraz yol alınca eşek yine çöktü. o, yine eşeği yerinden kalkıncaya kadar dövdü. nihayet eşek, bel'am aleyhinde bir delil teşkil etsin diye, allah'ın izni ile konuşarak şöyle dedi: "ey bel'am, nereye gidiyorsun? meleklerin önümde durarak beni yolumdan çevirdiklerini görmüyor musun? allah elçisi ile mü'minler senin kavmin aleyhinde duâ etmektedirler." fakat bel'am, buna aldırış etmeden eşeğini döverek yoluna devam etti. nihayet eşek onu husban dağına çıkardı, mûsâ (a.s.)'ın ordusunun ve i̇srâiloğulları'nın karşısına götürdü. bel'am onlara bedduâ etmeye başladı; fakat i̇srâiloğulları'na beddûa ederken allah onun dilini kendi kavmi aleyhine çevirdi. yanında bulunan halk, onun kendi aleyhlerine bedduâ etmekte olduğunu görünce: "ey bel'am! ne yaptığını biliyor musun? sen i̇srâiloğulları'na hayır duâda, bize bedduâda bulunuyorsun" dediler. o: "ben bunu kendi ihtiyarımla yapmıyorum, allah dilime hâkim oldu" dedi. bunun üzerine dili ağzından çıkarak göğsü üzerine sarktı. sonra kavmine: dünya ve âhiret benim elimden gitti, artık hileye başvurmaktan başka çare yoktur..." dedi. (taberi)
--- iktibas ---
(b: bel'am bir karakterdir. kıyamete kadar var olacak bir karakter. bu nedenle kur'an'da ibretli bir kıssa olarak anlatılır. dini, dünyevi çıkarları için kullanan alim kişileri simgeler. bu uğurda müminleri, mümin topluluğu tehlikeye atabilecek karakterdeki kimselerdir. adı ne olursa olsun, söyledikleri ne olursa olsun, bu karakteri kendi bünyesinde barındıran kimse bel'am lakabını hak eder. )
allah kur'an-ı kerim'de bel'am'ın sonunu haber verir. inşaallah bel'am karakterini yansıtan kimse ya da kimseler de aynı sondan nasiplenir.