duhan suresi 29.ayet – dertli sözlük
"bunun üzerine onlara, ne gök ne de yer ağladı! (onlar) mühlet verilen kimseler de olmadılar!"

ayette firavun ve kavmi anlatılıyor.

şöyle hadis-i şerifler var;

enes bin malik (r.a.) rivayet etmiştir ki resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: "hiçbir kul yoktur ki gökte ona iki kapı olmasın, bir kapıdan rızkı çıkar, bir kapıdan da ameli girer, o öldüğü zaman onu kaybederler ve ona ağlarlar, böyle buyurup bu âyeti okudu. buyurdu ki: çünkü bunlar yeryüzünde salih bir amel yapmamışlardı ki yer ağlasın, göğe de ne salih bir amelleri ne de hoş bir sözleri çıkmamıştı ki gök ağlasın. çoğu tefsir bilginlerinin görüşü budur." (tirmizi, tefsiru sureti 44/2; fahrur razi, xxvii, 247-248)

şureyh i̇bn ubeyd el-hadramî'den rivayetine göre allah rasûlü (s.a.): şüphesiz i̇slâm garip olarak başlamış, garip olarak dönecektir. dikkat ediniz; mü'mine gariplik yoktur. bir mü'min kendisine ağlayacak kimselerin olmadığı gurbet yerde ölecek olursa, ona gök ve yeryüzü ağlar, buyurmuş sonra da: «gök ve yer onların helakine ağlamadı.» âyetini tilâvet edip: şüphesiz gök ve yer kâfire ağlamazlar, buyurmuştur.

i̇brahim canan kütübü sitte şerhinde şöyle bir iktibas yapmış;

mefhum-u sarihiyle ferman ediyor ki: "ehl-i dalâletin ölmesiyle insan ile alâkadar olan semavat ve arz, onların cenazeleri üstünde ağlamıyorlar, yani: onların ölmesiyle memnun oluyorlar. "ve mefhum-u işarisiyle ifade ediyor ki: "ehl-i hidâyetin ölmesiyle semavat ve arz, onların cenazeleri üstünde ağlıyorlar, firaklarını istemiyorlar." çünkü: ehl-i iman ile bütün kâinat alâkadardır, ondan memnundur. zira iman ile hâlık-ı kâinatı bildikleri için, kâinatın kıymetini takdir edip, hürmet ve muhabbet ederler. ehl-i dalâlet gibi tahkir ve zımnî adâvet etmezler.

elmalılı hamdi yazır tefsirinde şöyle demiş;

bir de bunda onları alaya almaya benzer bir aşağılama vardır. yani onlar kendilerini öyle büyük sayıyorlardı, ölecek olsalar kendilerine dünyaların ağlaması gerekir, oysa hiç de öyle olmadı, tam aksine bütün alemler sevindi.