elinin hamuruyla erkek işine karışma – dertli sözlük
sorumluluğunu bilmeyen, sınırlarını aşan kişilerin karşısındakine haddini bildirme cümlesi olarak algılanabilir.
en kıymetli ilimin haddini bilmek olduğunu unutarak karşısındakine had bildirme çabasıdır.
erkeklerin kadınların yerini ve konumunu belirleme düşüncelerinin ve çabalarının bir sonucudur.
kadınlar hakkında konuşan insanlar bu konuşma hakkını, yorum yapma hakkını nerden kendilerinde görüyorlar? çok merak ediyorum. kuran ve sünnet demeyin çünkü sizler yıllarca kuran ve sünneti kullanarak, allah'ın kadınlara tanıdığı hakları gasp ederek ve sınırları aşıp " kadın hakkı diye birşey yoktur, çünkü hakkı erkek ismidir." gibi espri yaptığınızı zannederek ve olayı komik hale getirmeye çalışarak yeterince sınırlarınızı aştınız.
allahu tealanın kadına vermiş olduğu iradeyi hiçe saydınız. her türlü ahlaki tercihin ön şartı özgürlüktür, fakat siz kadınlara izin verilmiş konumlarda yaşama alanı, düşünce ve fikir alanı tanıdığınız için kadınların tercihi diye bir şey bırakmadınız. ( biz onların yerine düşünürüz kendi çıkarımıza uygun olanı,tercih ederiz mantığı)
ünlü bir düşünürün tabiriyle " kadının el ve ayaklarını bağlıyorlar ve ondan yol yürümesini istiyorlar... sonra da kadın zayıftır diyorlar". kadını zayıflık kategorisine koyarak tüm haklarını elinden almaya çalışıyorlar. oysa her kavganın, her ikilemin en çok direneni en çok bedel ödeyeni kadınlardır.
özgürlük bağışlanmaz, ki bağışlanırsa arttırılmış tutsaklık haline dönüşür; bedeli ödenir özgürlüğün ve alınır.
eğer kadınlar olarak susuyorsak, alnımız en soylu isyandır bütün çektiklerimize, zulümlere,tutsaklıklarımıza ve izin verilmiş konumlara...
kadınlarin biraz da ellerinin hamuruyla insanlık tarihini azıcık karıştırmalari gerek. yoksa soylu isyanlar, tutsaklıklar, direnişler vs. olayı tarihi bağlamından bağımsız hale getiren hamasi ifadeler olarak kalıyor. en basitinden herkes şunu akıl edebilir ki insanlık tarihinde güç ve iktidar kavgaları kahir ekseriyetle erkekler arasında olmuş doğal olarak da savaşlarda ölen, esir alınan, işkence edilen hep erkekler olmuştur. kadınlara yönelik sistematik şiddet orta çağda avrupada vuku bulan bir hadisedir burada da uğursuz olduğuna inanıldığı için öldürülen yüz bin kadar kadın var. bunun haricinde bahsedilen zulüm esaret işkence vs. insanlık tarihi boyunca erkekler arasında vuku bulmuştur. fakat kadınlar kendilerine düşünce tarihinde son yüzyıldan itibaren yer bulmaya başladıklarından bu boşluğu mağdur edebiyatı ile doldurmaya çalışıyor galiba. bunun da köklerin feminizde bulmak mümkün. feminizm kadının toplum içindeki dezavantajlı konumundan erkekleri sorumlu tutarken kadına da çok fazla misyon yüklüyor. bu da feminizmi daha radikalleştirip kadını topluma ifrat derecesinde entegre ediyor. neticede elimizde, kadınlarin erkeklerle eşit olması gerektiği tezinden yola çıkıp sonra radikalleserek kadın egemen toplum hayalleri kuran, aile mefhumunu yıkarak toplumu parçalamaya çalışan ve en sonunda da kendini halı reklamlarında ticari meta olarak bulan bir kadın hareketi kalıyor.

edit1: yazılanların kuran ve sünnetin inşa ettiği tarih anlayışına zıt olduğu söyleniyor. ben şunu anlayamıyorum. binlerce yıllık insanlık tarihi var ve kadınlar bu tarihin içinde kendilerine çeşitli sebeplerden ötürü çok geç yer bulabilmişler. ama modern çağın kadınları her nedense bu tarihi inkar ediyor. tamam kendi cinsinizi savunuyorsunuz ama bu kadınların tarihte silik bir rol oynadığı gerçeğini değiştirmez. ayrıca ben sadece savaşlar üzerinden olaya yaklaştım. asr-ı saadet dönemi savaşlarında da güç ve iktidar mücadeleleri yine erkekler arasında gerçekleşmiştir. bu anlayışın da kuran ve sünnete aykırı olduğunu düşünmüyorum.

edit2: yine tarihi erkeklerin yazdığı dolayısıyla bu insanlık tarihine güvenilemeyeceği iddia ediliyor. tarihi erkeklerin yazdığını kabul edip, güç ve iktidar mücadelelerinin erkekler arasında olduğunu kabul etmemek ilginç. ben şahsen kendi tarihini dahi yazamayan kadınların güç ve iktidar mücadelesinde faal bir özne olamayacağı kanaatindeyim.

edit3: umarım bu tarih yazımındaki "eril tahakküm"den memnun olmayan kadınlar hadislerin de ekseriyetle erkek sahabeler tarafından rivayet edildiği gerçeğinden rahatsız olmaz.

edit4: islam tarihi için konuşursak şunu da yukarıdakilere ek olarak ilave edebiliriz: islam tarihindeki karşı taraf ile olan güç mücadeleleri nerdeyse tamamıyla erkekler arasında vuku bulmuştur. bununla da kalmayıp islam tarihi de erkekler tarafından yazılmıştır. daha sonraki dönemde islam ümmetinin içinden çıkan deha seviyesindeki tarihçi, muhaddis, fakih, müceddid "erkek" zatlar da fıkıh, hadis, tefsir gibi islami ilimlerin esas temelini oluşturmuştur. evet, her şey açık ve net. bu olayların böyle gerçekleşmesi, kadının dinimizdeki değerini değiştirmez. günümüz kadınlarının da bunlar böyle olmamıştır, kadınlar da tarihi süreç içerisinde önemli yer almıştır demeleri gereksiz bir özgüvenden başka bir şey değildir. gerçeklerden rahatsız olmanın bir manası yok.
demek isteniyor ki erkek üstü bir iş yap.hic bi zaman fatih olamayacaksın bari fatih doğur.böyle yaparsan seni de tarih altın harflerle gizli kahramanlar defterine yazar..

bu günün kadını işte..


şöyle diyor du üstad;

"bugünün kadın kalp nakli dolandırıcılarının yapamadığını nefsinde gerçekleştirmiş, hilkatten aldığı kalbi 20.ci asrin teneke yüreğiyle değiştirmiş ve onu âdi bir tulumba sayan maddeci görüşe yalancı şahit rolüne çıkmıştır.

bugünün kadını, kendisini dilim dilim soyarak arar ve hilkatinde olmayan şeylerle tamamlamaya çalışırken büsbütün kaybetmiş olmanın misalidir; ve kadınlık cevherini bir mahfaza içinde değerlendirici islâm hikmetinin tersinden ıspatcısıdır."

türkiyenin manzarası, sf 103-104.
dar bakış açısına sahip insanlardan veya eski toprak insanlarından çıkabilecek bir söz örneği diyebileceğim bir cümle. kadın araba kullanır mı,kadın işte çalışır mı,kadın taksi şoförü olur mu gibi soru tarzında ki küçümsemeler ile örnek verebilirim anlatmaya çalıştığım şeyi. ki bu dediklerim küçük örnekler..