şehir – dertli sözlük
-- iktibas --

şehirlerden vazgeçtiğimiz gün şehirlerimizi kentleştirdik. kentleşmenin kaçınılmaz bir sonucu da şehirlilikten kentliliğe geçmektir. halbuki medeniyet şehirde başladı. kent ise medeniyetin yozlaştığı hatta yok olduğu bir ikamet birimidir.

tekrar şehirleşmek mümkün mü?

gerçekten şehirli olmak gibi bir isteğimiz olmalı mı?

ya da şehir mi, kent mi?

zaman, mekanla anlam kazanır. mekan olmadan zaman bir muammadır. şayet bir insan, hiç gün ışığı girmeyen bir kutunun içinde doğsaydı, ömrünü burada geçirseydi, kaç yıl yaşadığının bile farkına varamayacaktı. dolayısıyla insanoğlu yaşadığı mekanları kendi arzu ettiği zaman algısını oluşturabilecek şekilde inşa etmiştir.

tarihteki medeniyetler, şehirler inşa ederken zaman-mekan ilişkisine çok dikkat etmişlerdir. kendi istedikleri zaman algısı oluşacak şekilde şehirler inşa etmişler ve bu şehirlerle var olmuşlardır. bu bağlamda müslümanların kurduğu medeniyetlerde de bir şehir tasavvuru söz konusu. bu şehir tasavvuruna biraz değineceğiz. belki günümüze taşımak mümkün, belki de değil. taşınması mümkünse bu nasıl olmalı? bunları tartışacağız.

şehir, öncelikle doğuya ait bir kavramdır. şehir; içinde yaşayan insanlarla, üzerinde kurulduğu toprakla, havayla, suyla kendisini var eden her şeyle bağlantılıdır. bu bağ, şehre bir ruh ve maneviyat kazandırır. sanki canlı bir varlık gibi. konuşan, derdini anlatan, gerektiğinde hüzünlenen, gerektiğinde sevinen bir insan gibi. bu hal şehir kavramında aynı zamanda bir mütevaziliğin de olduğunu anlatır.

kent, öncelikle batıya ait bir kavramdır. kent; içinde yaşayan insanlarla, üzerinde kurulduğu toprakla, havayla, suyla ve kendisini var eden hiçbir şeyle bağlantılı değildir. bağ olmadığı için de kent ölüdür. tepkisiz, hissiz, manadan yoksun. kent, beraber var olduklarına katı bir hükümdar gibi hükmetmeye çalışır. kendisiyle beraber var olanlara zulmeder. bu haliyle kent kavramında aynı zamanda bir kibrin de olduğunu söyleyebiliriz. bu durum batı'nın ontolojisinin bir ürünüdür.

zamanın mekanla var olduğunu söylemiştik. mekanın nasıl olması gerektiğini dayatan, zamanın nasıl olması gerektiğini dayatır. batının hegemonyasını pekiştirebilmek için dünyaya dayattığı en önemli argümanlardan birisi de kenttir. mekanın nasıl olması gerektiğini dünyaya dayatan batı, bu sayede zamanın nasıl işlemesi gerektiği, hayatın akışının nasıl olması gerektiği konularına da hükmetmiş oldu.

bugün tüm dünya kent düzenini benimseyerek batı'nın zaman algısının girdabına girmiştir. batı, modern kültürü sömürü sayesinde dayatırken nispeten bir başarı elde edebilmiştir. sömürü düzeniyle bir baskı unsurunun devamlılığı olmadığını anlayan batı, mekana hükmetme fikrini geliştirmiş ve kendi zaman algısını dayatarak başarıya ulaşmıştır. günümüzde batı'nın hükmetme yeteneği kent düzeni ile ilişkilidir. batı'nın hükümranlığının kırılması mekanın nasıl olması sorunuyla ilgilidir. diğer tüm etkenler bir domino taşı etkisiyle yıkılıp gidecektir. kentten şehire geçmediğimiz sürece diğer tüm medeniyet iddiamız boşa çıkacaktır. mekanın nasıl olması gerektiğini belirleyemeyen, zaman algısını yönetemez, hayatın akışını ve zamanın nasıl işlemesi gerektiği konularına hakim olamaz.

-- iktibas --