şehir – dertli sözlük
-- iktibas --

müslümanların şehir tasavvuru, merkezden dışa doğrudur. bu yönüyle i̇slam şehirleri insanı anımsatır. zira insanın özü ruhtur. bu öz ise şehirde merkez olarak düşünülmüştür. yani şehrin özü, şehrin merkezidir.

şehir, bir caminin çevresinde inşa edilirdi. nitekim ilk i̇slam şehri olan medine'ye rasulullah (sav) hicret eder etmez, ilk olarak bir mescid inşa ettirmişti.yani cami şehrin merkezidir. yani şehrin ruhudur. bunu biraz açalım. cami aynı zamanda bir toplanma merkeziydi. şehir halkının kaynaşmasını ve tanışmasını sağlayan aralarındaki samimiyeti pekiştiren bir yapı. allah ile olan muhabbetin de merkeziydi. zira camilerde cemaatle kılınan namazın sevabının çok daha yüksek olduğundan hadislerde bahsedilir.

şehrin merkezi olarak düşünülen cami, aynı zamanda bir semboldü. şehrin bir müslümanlara ait olduğunun ve şehrin i̇slam olduğunun bir göstergesiydi. bir önceki yazımızda şehrin canlı olduğundan bahsetmiştik. bu düşünce müslümanların şehir tasavvurunun bir parçasıydı. tıpkı insanın i̇slam olması gibi şehirlerin de i̇slam olması düşüncesi vardır. zira müslümanlar kullandıkları bütün eşyaların ve yaşadıkları her mekanın i̇slam'ın bahşettiği hassasiyetlere düzenlenmesini eşyanın ya da mekanın i̇slamlaşması olarak yorumlamışlardır. bu nedenle şehirlerin de inşa edilmesinde ve düzenlenmesinde bu anlayış hakim olmuştur. burada şehrin i̇slam olmasının manası, cami ve caminin minarelerinin şehrin dışından görülmesi demektir. bu düşünce ise rasulullah (sav)'in eşyasına isim koyması ve yaşadığı şehrin merkezine cami inşa ettirmesi gibi ince düşüncelerin birer gelenekleşmesi halidir.

şehrin merkezden dışarıya doğru olduğundan bahsetmiştik. caminin etrafına kurulan çarşılar, merkezin çevresinin ilk halkasını oluşturmaktadır. çarşıların ticaretle iştigal etme şekli ayrı bir yazının konusu. ahilik, bacıyan-ı rum, lonca teşkilatları gibi birçok teşkilat, çarşıların denetim ve kontrolünü sağlamaktadır.

şehrin ikinci halkası, medreseler ya da eğitim mekanlarıdır. bildiğiniz gibi i̇slam toplumları'nda eğitim, medreseler yoluyla yapılmaktaydı. bu mekanların çarşıya yakınlığı önemliydi. zira öğrenci ve hocaların çarşı ile ilişkileri, ihtiyaç kalemlerinin giderilmesi gibi hususlşar nedeniyle bu yakınlık bir anlam ifade etmektedir. medreselerin mimarisi ve eğitim şekli ise bir başka yazının konusudur.

şehrin üçüncü halkası evlerdir. evler, müslüman ve gayri müslim ahalinin ikamet ettiği mekanlardır. bu evlerin mimarisi, genel itibariyle mahremiyete önem verecek şekilde tasarlanmış, toprak, taş ve ahşap olmak üzere doğal mimari malzemelerle inşa edilmişlerdir. evlerin mimarisi bir başka yazının konusudur. evlerin caddelere açılan sokakları dolambaçlı yapılmış ve sokaklar, sokak ahalisi tarafından sürekli gözlenebilecek şekilde tespit edilmiştir. böylece sokaktan geçen yabancının sokaktan geçmesi de belirli bir edep dairesinde olması sağlanmıştır. sokaklardan yabancılar sıklıkla geçmez, erkekler de gündüz çarşıda işlerinde olduğu için dolambaçlı sokaklar kadınlar için bir mahremiyet sağlamaktadır. ayrıca müslüman ve gayr-i müslimlerin ikamet ettikleri mahalleler ayrıdır. bunun en önemli nedeni hukukun tesis ettiği, millet sistemidir. ayrıca gayr-i müslim hukukunun getirdiği bazı nedenlerden ötürü, gayr-i müslimlere tanınan içki içme serbestliği, bu ayrılmanın yerinde bir davranış olduğunu görürüz.

şehrin dördüncü halkası surlar ya da askeri alanlardır. buralar şehrin güvenliğini sağlayan, düşman işgaline engel oluşturan bölgelerdir. yani askeri bölgeler şehrin merkezinde değil, bilakis şehrin en dışında yer almaktadır.

şehir ticaretin döndüğü, hayatın hareketliliğinin düzenli sağlandığı bir mekandır. namaz gibi cemaatle belirli bir mekanda ifa edilen ibadetlere göre şehrin akışı düzenlenmiştir. caminin şehrin merkezinde olmasının bir nedeni de buna dayanır. camiye ulaşmayı kolaylaştırmak ve şehrin en hareketli bölgesine inşa edilerek ibadetin ifasını sağlamak düşüncesinin pratiğe dökülmesidir. yani zaman-mekan ilgisi allah'ın en kıymet verdiği ibadete göre düzenlenmektedir. şehrin i̇slam olmasının bir nedeni de buna dayanır.

-- iktibas --