şerif mardin – dertli sözlük
türkiye'nin en önemli sosyolog ve siyaset bilimcilerinden. halil inalcık ile aynı ekolden sayılabilir. özellikle osmanlı analizleri konusunda birbirlerine sıkça atıflarda bulunmuşlardır. çok parlak bir akademik kariyeri var.

weberci bir geleneği temsil eder; amerikan modernist okulu ve liberal görüşe yakın durur. özellikle osmanlı modernleşmesi üzerine çok yazıp çizmiştir. türk politikasının incelenmesi üzerine ortaya attığı merkez çevre teorisi de bu alanda çok önemli bir metodu temsil eder.

türk kamuoyu onu 2008 yılında ruşen çakır'a verdiği bir röportajda ortaya attığı mahalle baskısı kavramı ile yakından tanıyor. tezinin doğru olup olmadığını bekleyip göreceğiz.
vefat etmiş, allah rahmet eylesin. sosyal bilimler alanında çok kıymetli eserler verdi. kemalizmi amerikan ekolünün etkisiyle yorumladığı için eleştirilere maruz kaldı.1974'de yazdığı merkez çevre teorisi 2002'den sonra liberaller tarafından tekrar yorumlandı ve ak partinin iktidarı bu sayede osmanlı döneminde saray ve onun etrafındaki burokratik askeri elitin, tek parti devrinde de chp etrafındaki bürokratik-siyasi elitin karşısında konumlanan genel itibariyle taşradaki tebayı temsil eden "çevre"nin dp sonrasında tekrar yönetime gelmesi olarak görüldü.

said nursi hakkında kitap yazdığı için çokça eleştirildi ve üç kez tüba üyeliği reddedildi.

aslında kitap gayet bilimsel ve iyi niyetli bir çabanın ürünüydü ama bizim aşırı aydınlanmış entelektüellerimiz ne islam'ın ne de said nursi gibi insanların sosyal bir olgu olabileceği fikrini bile kabullenemiyorlar nedense.

bir röpörtajında kitabı yazmak için bazı risaleleri defalarca okuduğunu ama manasını tam anlayamadığını söylüyordu. kitabında da bu eksiklik göze çarpıyor. o said nursi'yi modernleşmenin şartlarından etkilenmiş ve fikirleri bu çerçevede oluşmuş biri olarak resmediyor. bu ön kabulü kanıtlamak için de bazı kısımlarda risalei nurun bağlamından ve said nursinin fikri altyapısından çok uzakta açıklamalarada bulunuyordu. esas sorun şurada; şerif mardin said nursi'yi hep modernleşme kalıbına oturtturmaya çalışıyor bu da said nursi'nin dini konulardaki özgün yorumlarını ve cemaatinin temel prensiplerini (ihlas, iman kurtarma) ikinci plana atıyordu. bunda onun dini "toplum hayatını değiştiren bir pratik" veya "yumuşak bir ideoloji" olarak görmesinin de payı var tabi.

her şeye rağmen kitap bu tarz çalışmalara ön ayak olması bakımından kıymetli.
gavs-ı azam abdülkadir geylani kum biiznillah diye dua edince tabaktaki pişmiş tavuğun kemikleri tekrar tavuk olur.

meanwhile şerif mardin: genç geylani yöredeki karmaşık güç ilişkileri ortasında ilmi otoritesini sağlamak için mistik güçlere başvurmaktan çekinmez