ismet özel – dertli sözlük
sevenleri "özel i̇smet" de der.

bir grup arkadaş konusurken i̇smet özel söz konusu oldu.birisi atılıverdi aniden;siz bu adamı anlıyormusun yaaa? demesi yüzlerde tebessüm bıraktırmıştı.
türkiye'nin yaşayan en sağlam şairlerindendir. müslümandır. birçok şairin esinlendiği kişidir. allah hayırlı ömürler versin.
zor zamanda konuşmak kitabını okuyorum bu ara. kitap güzel, meselelere bakış açısı gerçekten geniş, dayandığı noktalar sağlam ama bir sürü de çelişki yer alıyor kitapta. ya da kapasitem anlamaya yetmiyor ne diyeyim. bir örnek;

türkiye'de yaşayıp yazdığı halde batı ülkelerinin terminolojisini kullanarak kendilerini esotorik kılmış aydınlar var ortalıkta.

başka bir örnek de kitabın başından yakalıyoruz. i̇lk yazı günlük fıkra yazmanın türkiye mahsülü bir yaratık olduğunu yazanların bukelamun gibi olmak zorunda olduklarından falan bahsediyor. i̇kinci yazıda da günlük yazı yazarken! içine girdiği ruh halinden bahsediyor. ama bu muhtemelen bu yazıları derleyip bir araya getiren adamın hatası. farklı şartlarda farklı meseleleri açıklamak için yazılmış olması bu durumu ortaya çıkarıyordur muhtemelen.

hasılı, herşeye rağmen güzeldi.
şiirleri hakkında yorum yapma hakkını kendimde görmediğim şair, saygı da duyarım kişiliğine, şairliğine. fakat çözüm süreci hakkındaki fikirlerine katılmamakla beraber, bu konudan dolayı şahsına kırgınlık hissettiğim kişi. i̇stiklal marşı derneği başkanı.
şairler hakkında, hani gaflete düşüp, övgü içermeyen nötr bir ifade kullandığımız zaman bile kafamızı gözümüzü yaran bir kitle var.
bu kitlenin beni türlü vasıflarla kötüleyeceğini bile bile söylemek isterim ki;
andımız hakkında yazdığı yazı talihsizliktir, ayıptır, günahtır.

ve sormak isterim ki;
derneğine ismini verdiğin istiklal marşında bile türk kelimesini geçmiyorken, nedir bu 'türk = müslüman' savunuculuğu?

(http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/yazi.aspx?yid=911&kid=52)

ayrıca; 3. paragrafın başında belirtilen durum da yok.
yani 'türküm, doğruyum, çalışkanım' demek yasak değil.
çocuklara zorla söylettirilmeyecek, sadece bu.
şiirlerini bir yusuf masalı'nda toplamak için ara vermiştir de diyebiliriz.

şivekarın çıktığıdır; (http://www.youtube.com/watch?v=nof5jrpf_qi)

yusufun kaçırılışıdır; (http://www.youtube.com/watch?v=v5xtomh6y1c)
şiiri bıraktığını istiklal marşı derneği'nin sitesinde açıklamıştır.
--- iktibas ---
sesli̇ gemi̇

hayası hiç mi yok
peki ya hafızası
hali lisanı melali
elini yüzünü
hiç mi hiç bir
vakit ile mi
yıkamadı
sizceleyin lopu kıvır
kıvır kıvrak beliyle
sicimece ebeleme
şıkırdatıp gümlettiği
ebegümecini
hasta düşmeden
yiyici canlı beden
sahralara salınıp
yekpare tutulamayıp
paraylayarak
havada pür par
çala çalı çalımla
serilip yere hak ile
yeksan yekini
kuyruksuzlaştırılıp
bıraktı vatman kaptan
cephane deppo tayın
madı mı sayın mayın


bu sayfada gördüğünüz son şiirimdir. kaç yılım kaldıysa bundan sonraki ömrümde şiir çalışmalarımı sadece müsvedde dediğim kısmını yayına salmış bulunduğum “bir yusuf masalı” uğraşısına hasredeceğim. dediğim, demeğe çalıştığım şeyi “vivir para escribir” tarzında anlamak doğru olmaz. uğraşımın neticesine bîgâne kalmağı öğrendim.

can yücel ömrünün son yıllarında kendini yeşil yapraklardan (tüyden tüsten) mahrum dallarıyla meyveye durmuş trabzon hurmasına benzetmişti. gerçekten meyveler demeli miydik sözünü ettiğine? zevk meselesi... sadece zevk meselesi olsaydı değinip geçmek yeterli olacaktı. zevklerin ve renklerin yanıbaşında bir de insanlık, medeniyet ve türklük meselesi var. tanzimat’la başlayan bir kültürel fiyaskonun göbeğinde zevkten dört köşeyiz. türk milletinin şiire nazar atfedecek tıynetine ne oldu? şairlik yolunu maarif vekili’nin oğlu olmanın açtığı türkiye capcanlı yaşıyor. bu hayatiyete karşı hayatiyet iddiası beyhudedir. ölmek en iyisi.

halkın dostları dergisinin adını değiştirmek kendini yevtuşenko’dan daha büyük gören ataol behramoğlu’nu çok uğraştırmıştı. halbuki bu gün olduğu gibi o gün de benim gözümde kimin ne olduğu, beni kimin kendi gözünde nereye koyduğundan çok daha önemliydi. o günlerde ellerimi böğrümde koyan şiir uyarıcılarının şimdilerde artık kucağımdan taşmağa heveslendiği çağımda şiirime son veriyorum. türkiye’nin bugün geldiği değil, getirildiği noktada şiirlerimi okuyabilecek narodnik kalmadı. dahası hemen herkes bir tür ruh yamukluğunu benimsedi. onlar şiirlerimi gün ışığına çıktığı ilk günlerden itibaren onlara okuma neş’esi bahşeden ehliyeti (lisansı) zayi etti.

--- iktibas ---
''...halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi..'' mısralarının sahibi