sıfır atık projesi – dertli sözlük
psilolojik olarak beni çok yoran bir mevzu.sanki samanlıkta iğne aramak, sanki okyanusun ortasına bırakılıp kıyıya yüzerek ulaşmamın beklenmesi gibi, sanki üzerime tırlarca ambalaj atığı boşaltılıyor gibi zor...sosyal medyada ciciş ciciş anlatılan yöntemler malesef çoğu zaman işlevsel değil. uzun vadede iş görmüyor.evde kendin yaptığın şampuan saçını kazık gibi yapıp yağ yumağı haline getirebiliyor seni, atığa hayır hem de ekonomik yaşasın deyip gaza gelerek yaptığın çamaşır deterjanı beyazlarını artık ilk günkü gibi olmasa bile beyazın bir tonunda bile bırakmıyor morla sarı arası bi kirli görüntüye kavuşturuyor.bulaşık deterjanı ise çayın rengiyle aynı bardakların olmasını sağlıyor.doğaya saygım var bebeğime saygım var yıkanabilir bez kullanayım dediğinde en yüksek derecesi 90 olan çamaşır makinesinin yeterince öldürmediği organizmalar bebeğini kıl kurdu yapabiliyor.yoo çamaşır suyu kullanmıcamm diye inat ettiğindeyse banyon mutfak tezgahın tuvaletin bırak misafirleri birsüre sonra senin bile mideni bulandırıyor.bekarken daha kolaydı çevrecilik. geri dönüşümden zaten umudumu kesmek üzereyim, evde fedakarlıkla sabırla biriltirdiğim atıklarımı atık toplama merkezine her götürüdğümde ağzına kadar dolu oluyor kutular, atacak yer olmadığı gibi etrafına da taşmış oluyor. oraya koyup sonra unutuyo gibiler o kutuları.tekstil için dönüşüm noktası bulmak neredeyse imkansız.iki bebekli bir evden her gün çıkan çöp miktarı ruhumu daraltıyo kendimi suçlu hissediyorum ama bireyler olarak bununla başa çıkmak çok zor.yine de elden geldiğince direnmeye devam.yeri gelmişken trajikomik bir atık hikayesihttp://www.youtube.com/watch?v=ftaisvptqyg