12 yıl zorunlu eğitim – dertli sözlük
onlarca neslin on iki yıl boyunca sadece ve sadece üniversite sınavı için hazırlandığı içi boş yıllar silsilesi.
okullarımız ne ahlaki olarak ne kültürel olarak ne de akademik anlamda donatamıyor öğrencileri. nice nesiller ziyan oluyor. sadece uyduruk bir üniversite sınavı için hazırlıyor. onu da hazırlıyor olması muallak. liseyi bitiren kaç öğrenci bir topluluğun önüne çıkıp herhangi bir konu hakkında beş dakika akıcı olarak konuşabilir? sadece beş dakika! ama bu beş dakika için öğrencinin belli bir okuma birikiminin ve fikri mücadelesinin olması gereklidir. bu da çoğu okulumuzda verilmiyor. uğraşılmıyor, dert edinilmiyor! çoğu şeyden kulak dolgunluğu olan ama bunlar hakkında iki üç sağlam cümle kuramayan insanlar büyüyor. dinlemeyi bilmeyen, cebindeki telefonunun ekranından gözünü alamayan insanlar. zihinler allak bullak. kafalarda soru işareti yok! merak yok...

çok karamsar oldu. biraz konuyu açalım. ülkemizde üniversiteden mezun olan ve iş bulmakta zorlanan bir çok gencimiz var. iş verenler de istiyor ki çalışanları acayip donanımlı olsun, organizasyon yapabilme becerisi olsun, liderlik yapabilsin, cesaretli olsun, azimli olsun vsvs...

bu özelliklerin üniversitede okurken kazanılacak yetkinlikler olduğunu sanıyorlar. bu büyük bir yanılgı. üniversiteyi kazanan gençlerin büyük çoğunluğu üniversitenin bu nitelikleri kazanmak için uygun bir yer olduğunu unutuyor. normal de bir şey. adam kurtuldum liseden artık özgürüm diyor, alemlere akıyor. sonra bir de bakıyor üniversite bitmiş. i̇ş arama vakti gelmiş veya kpss.

halbuki lisede uyduruk, bir işe yaramayan hatta çoğu zaman sadece formalitede kalan kitap okuma, gezi kulüpleri gibi kulüpler yerine münazara faaliyetleri, mun'lar düzenlense, fuarlara katılınsa, projeler kurulsa, ekipler oluşturulsa, hatta girişim fikirleri oluştursa, web siteleri kurulsa, yazılar yazılsa, sağlam öğrenci dergileri çıkarmaya çalışılsa üniversitenin daha büyük imkanlara sahip olduğunu fark edebilir ve bu potansiyeli görüp kullanmaya çalışırlar.

bunu öğrencinin kendi tecrübesizliğiyle akıl edip birde faaliyete geçirmesi çok takdir edilmesi gerekilen bir şey. ama bu işlere yönlendiren, şevklendiren, ön ayak olan eğitimciler olmalı.

tüm lise hayatım bunun mücadelesiyle geçmişti. allah'ım o kazar zor ki bir işi başlatmak, insanlara laf anlatmak, izinler almak, prosedürlere uymak, o işi devam ettirmek. ne yapabildim peki o yıllarda? bir elin parmağını geçmeyen yarım yamalak işler. okul idaresi zaten en başta engel oluyordu. yok çok para, yok olmaz o işler, öyle yapılmaz. nasıl olacağını anlatan da yok. bunalım, depresyon...

bugün liseden mezun olan bir öğrenci hazırlık falan okumadıysa 18 yaşında oluyor! 18 az mı ya 18 koca yıl?
boş insanlar yetiştiren eğitim kurumları.