cennet’te canım sıkılır mı acaba diye düşünen mümin – dertli sözlük
bence cehennem can sıkıntısı da içeriyordur,
can sıkıntısı içermemek de cennetteki ikramlardandır.
erken kalktığım çocuk sabahlarımda, tv yasak kalkar kalkmaz, yatakta kafamı aşağı sarkıtıp halıya düşen güneş ışığının oluşturduğu renk cümbüşünü izlediğim anlar gibi, mutlu mesut dinginlikler de hediye paketine dahildir.
yani öyle bir soru ki, cennet garanti zaten de acaba canım sıkılacak mı? :)
kendini bir dine ait gören bir kısım insanların cenneti garanti görmesi de cehaletin ta kendisi.

abartma, sadece basit bir beyin fırtınası yapıyoruz dersen de kabir ve mahşer bunun için çok daha uygun. acaba orada neler yaşanacak?

sanane bundan ben cennet hakkında böyle bir düşünce yürütecem dersen de boyutlar üstü bir mekanı boyutlarla tahdit bir düşünceyle ihata edemeyeceğin bariz ortadayken bu beyhude çaba niye?

yine de sanane dersen işsizliğin mübarek olsun. :)
ebû hureyre (ra) aktarıyor, diyor ki: “resulullah’ın etrafında oturmuştuk, allah resulü (sas) bize cennet’ten bahsediyordu. bir ara dedi ki: “bir adam cennette ziraat yapmak için rabbinden izin isteyecek. rabbi ona diyecek ki: ‘sen arzuladığın hâl üzerine değil misin?’ o da şöyle diyecek: ‘evet. fakat ben ziraatı seviyorum.’ diyecek. ona izin verilecek, hemen tohum ekecek bir anda ekin verecek, büyüyecek, harmanı yapılıp, dağlar gibi mahsul yığılacak… rab teâla ona: “ey âdemoğlu! senin gözün doymaz ama al bakalım bunu buyuracak…”

ebû hureyre diyor ki, biraz sessizlik oldu, herkes sevindi, ama sonra âdemoğlu’nun kanaatsizliği üzerinde tefekkür oluştu. tam esnada bir bedevi dedi ki: “ya resulullah! o cennette ziraat isteyen kişi ya kureyş’tendir, yada ensar’dandır. çünkü onlar çiftçidir. biz değiliz, ben olsam cennet’te yan gelip yatmayı isterim, ne işim var, ziraatla uğraşmaya!” dedi. ebû hureyre diyor ki: “bu sözler, öyle bir resulullah’ın hoşuna gitti ki, azı dişleri görünene kadar güldü, o güldü, bizde güldük!” (buhari, tevhid, 38)

kaynak: https://siyervakfi.org/cenneti-anlamaya-hayaller-yeter-mi/
hucurat suresi 14. ayette ne diyor:"bedeviler: "i̇nandık" dediler, de ki: "i̇nanmadınız ama i̇slam (müslüman) olduk deyin; inanç henüz gönüllerinize yerleşmedi..."yani; böyle düşünüyor/hissediyorsa müslümandır ama mümin olmamıştır henüz. doğru anlamak ve yaşamak için kavramları kavramak mühim.
cennette alınacak zevklerin şuur seviyesiyle ilişkisini göz önüne aldığımızda kendine yazık eden ufku dar mümindir.
bakin arkadaşlar bunu okuyan herkese açık çek veriyorum. siz benim için obür tarafta güzel bir referans verin. gerisi bende. ben ayarlıycam o işi kafanıza takmayın...
tevafuk oldu. bu sahur (*) fatih çıtlak'ın sahur programında bu soru soruldu. o da biraz gülerek cevap verdi. :) bunun üzerine benim de aklıma yeni bir fikir daha geldi. yani cennet çok acayip bir ortam bence. düşünsenize bizden binlerce yıl önce yaşamış insanlar da, dünyada yaşarken karşılaşma konuşma fırsatı bulamayacağımız kişiler de orada olacak. uff ne sohbetler ne sohbetler:- acaba bugün kimle takılsam?- fatıma kankam (*) bugün ne yapıyor acaba bir göreyim onu?- bizim kızları çağırayım.- anlat, anlat sonra ne oldu?- sen ne dedin pekiii? :)harika ya. rabbim bizi cennetine koysun.
boyutların, hislerin, formatın farklı olduğunu algılayamasa da anladığında fikirleri değişecek mü'mindir.
45 - allah’a karşı saygısızlıktan sakınanlar mutlaka cennet bahçelerinde ve pınar başlarında olacaklar.46 - “esenlikle, güvenle girin oraya!” (denecek).47 - onların gönüllerini düşmanlık duygularından temizledik; artık bir kardeşler topluluğu olarak sedirler üzerinde karşı karşıya oturacaklar.hicr suresi 45-47. ayetlerde, allah teala onların kalplerinden düşmanlığı söküp çıkardık, temizledik diyor. yani ahirette yaratılırken veya inşallah cennete girerken kalbimizde kötü duygular olmayacak. pekala sıkılma duygusu da çekilip alınabilir yani.