daha allah ile cihan yok iken
biz anı var edip ilân eyledik
hâkk'a hiç bir lâyık mekân yok iken
hanemize aldık mihman eyledik
kendisinin henüz ismi yok idi
i̇smi şöyle dursun cismi yok idi
hiç bir kıyafeti resmi yok idi
şekil verip tıpkı insan eyledik
allah ile işte burda birleştik
nokta-i amaya girdik yerleştik
sırr-ı küntü kenzi orda söyleştik
i̇sm-i şerifini rahman eyledik
âşikâr olunca zat-ü sıfatı
kün dedik var ettik bu semavatı
birlikte yarattık hep kâinatı
nam-u nişanını cihan eyledik
yerleri gökleri yaptık yedi kat
altı günde tamam oldu kâinat
yarattık içinde bunca mahlûkat
erzakını verdik ihsan eyledik
asılsız fasılsız yaptık cenneti
huri, gılmanlara verdik zineti
türlü vaitlerle her bir milleti
sevindirip şad-ü handan eyledik
bir cehennem kazdık gayretle derin
lâf ateşi ile eyledik tezyin
kıldan gayet ince kılıçtan keskin
üstüne bir köprü mizan eyledik
gerçi kün emriyle var oldu cihan
ârş-ü kürsü gezdik durduk bir zaman
boş kalmasın diye bu kevn-ü mekân
âdem'in halkını ferman eyledik
ârif olan bilir sırr-ı müphemi
i̇zhar etmek için i̇sm-i azamı
çamurdan yoğurduk yaptık âdem'i
ruhumuzdan bir ruh revan eyledik
âdem ile havva birlik idiler
ne güzel bir mekân bulduk dediler
cennetin içinde buğday yediler
sürdük bir tarafa puyan eyledik
âdem'le havva'dan geldi çok insan
nebi'ler, veliler oldu nümayan
yüz bin kerre doldu boşaldı cihan
nûh nebiyyullah'a tufan eyledik
salih'e bir deve eyledik ihsan
kayanın içinden çıktı na-gehan
pek çokları buna etmedi iman
anları hâkk ile yeksan eyledik
bir zaman eshab-ı kehf'i uyuttuk
hazret-i musa'yı tur'da okuttuk
şiti çulha yaptık bezler dokuttuk
i̇dris'e biçtirip kaftan eyledik
süleyman'ı dehre sultan eyledik
eyyub'a acıdık derman eyledik
yakup'u ağlattık nalan eyledik
musa'yı şuayb'a çoban eyledik
yusuf'u kuyuya attırmış idik
mısır'da kul diye sattırmış idik
zelihayı ona çattırmış idik
zellesinden bend-i zindan eyledik
davut peygamber'e çaldırdık udu
kazadan kurtardık lut ile hud'u
bak ne hâle koyduk nâr-ı nemrud'u
i̇brahim'e bağ-u bostan eyledik
i̇smail'e bedel cennetten kurban
gönderdik şad oldu halil-ürrahman
balığın karnını bir hayli zaman
yunus peygamber'e mekân eyledik
bir mescide soktuk meryem ana'yı
pedersiz doğurttuk orda i̇sa'yı
bir ağaç içinde zekeriyya'yı
biçtirip kanını rizan eyledik
beyt-ül mukaddes'te kudüs şehrinde
nehr-i şeria'da erden nehrinde
tathir etmek için günün birinde
yahya'yı i̇sa'yı uryan eyledik
böyle cilvelerle vakıt geçirdik
bu enbiya ile çok iş bitirdik
başka bir nebi-i zişan getirdik
anın her nutkunu kur'an eyledik
küffarı kureyş'i ettik bahane
muhammed mustafa geldi cihana
halkı davet etmek için imana
murtaza'yı ana ihvan eyledik
ona kıyas olmaz asla bir nebi
nebiler şah'ı dır hâkk'ın habibi
dünyanın ukbanın odur sebebi
biz onu nebi-i zişan eyledik
hâkk, muhammed, ali, ile birleştik
hep beraber kâbe kavseyne gittik
o makamda pek çok muhabbet ettik
leyletel-esrayı seyran eyledik
*
bu sözleri sanma her insan anlar
kuşdilidir bunu süleyman anlar
bu sırr-ı müphemi ârifan anlar
çünkü cahillerden pinhan eyledik
hâkk ile hâkk idik biz ezelide
ta ruz-ı elest'te, kalubeli'de
mekân-ı hüda'da bezm-i celi'de
cemâlini gördük iman eyledik
vahdet âlemini bilmeyen insan
i̇nsan suretinde kaldı bir hayvan
bizden ayrı değil hazret-i suphan
bunu kur'an ile ayân eyledik
sözlerimiz bizim pek muhakkaktır
doğan, ölen, yapan, bozan, hep hâkk'tır
her nereye baksan hâkk-ı mutlaktır
ahvâl-i vahdeti beyan eyledik
vahdet sarayına girenler için
hâkk'ı hâkkal-yakın görenler için
bu sırrı harabi bilenler için
birlik meydanında cevlan eyledik
biz anı var edip ilân eyledik
hâkk'a hiç bir lâyık mekân yok iken
hanemize aldık mihman eyledik
kendisinin henüz ismi yok idi
i̇smi şöyle dursun cismi yok idi
hiç bir kıyafeti resmi yok idi
şekil verip tıpkı insan eyledik
allah ile işte burda birleştik
nokta-i amaya girdik yerleştik
sırr-ı küntü kenzi orda söyleştik
i̇sm-i şerifini rahman eyledik
âşikâr olunca zat-ü sıfatı
kün dedik var ettik bu semavatı
birlikte yarattık hep kâinatı
nam-u nişanını cihan eyledik
yerleri gökleri yaptık yedi kat
altı günde tamam oldu kâinat
yarattık içinde bunca mahlûkat
erzakını verdik ihsan eyledik
asılsız fasılsız yaptık cenneti
huri, gılmanlara verdik zineti
türlü vaitlerle her bir milleti
sevindirip şad-ü handan eyledik
bir cehennem kazdık gayretle derin
lâf ateşi ile eyledik tezyin
kıldan gayet ince kılıçtan keskin
üstüne bir köprü mizan eyledik
gerçi kün emriyle var oldu cihan
ârş-ü kürsü gezdik durduk bir zaman
boş kalmasın diye bu kevn-ü mekân
âdem'in halkını ferman eyledik
ârif olan bilir sırr-ı müphemi
i̇zhar etmek için i̇sm-i azamı
çamurdan yoğurduk yaptık âdem'i
ruhumuzdan bir ruh revan eyledik
âdem ile havva birlik idiler
ne güzel bir mekân bulduk dediler
cennetin içinde buğday yediler
sürdük bir tarafa puyan eyledik
âdem'le havva'dan geldi çok insan
nebi'ler, veliler oldu nümayan
yüz bin kerre doldu boşaldı cihan
nûh nebiyyullah'a tufan eyledik
salih'e bir deve eyledik ihsan
kayanın içinden çıktı na-gehan
pek çokları buna etmedi iman
anları hâkk ile yeksan eyledik
bir zaman eshab-ı kehf'i uyuttuk
hazret-i musa'yı tur'da okuttuk
şiti çulha yaptık bezler dokuttuk
i̇dris'e biçtirip kaftan eyledik
süleyman'ı dehre sultan eyledik
eyyub'a acıdık derman eyledik
yakup'u ağlattık nalan eyledik
musa'yı şuayb'a çoban eyledik
yusuf'u kuyuya attırmış idik
mısır'da kul diye sattırmış idik
zelihayı ona çattırmış idik
zellesinden bend-i zindan eyledik
davut peygamber'e çaldırdık udu
kazadan kurtardık lut ile hud'u
bak ne hâle koyduk nâr-ı nemrud'u
i̇brahim'e bağ-u bostan eyledik
i̇smail'e bedel cennetten kurban
gönderdik şad oldu halil-ürrahman
balığın karnını bir hayli zaman
yunus peygamber'e mekân eyledik
bir mescide soktuk meryem ana'yı
pedersiz doğurttuk orda i̇sa'yı
bir ağaç içinde zekeriyya'yı
biçtirip kanını rizan eyledik
beyt-ül mukaddes'te kudüs şehrinde
nehr-i şeria'da erden nehrinde
tathir etmek için günün birinde
yahya'yı i̇sa'yı uryan eyledik
böyle cilvelerle vakıt geçirdik
bu enbiya ile çok iş bitirdik
başka bir nebi-i zişan getirdik
anın her nutkunu kur'an eyledik
küffarı kureyş'i ettik bahane
muhammed mustafa geldi cihana
halkı davet etmek için imana
murtaza'yı ana ihvan eyledik
ona kıyas olmaz asla bir nebi
nebiler şah'ı dır hâkk'ın habibi
dünyanın ukbanın odur sebebi
biz onu nebi-i zişan eyledik
hâkk, muhammed, ali, ile birleştik
hep beraber kâbe kavseyne gittik
o makamda pek çok muhabbet ettik
leyletel-esrayı seyran eyledik
*
bu sözleri sanma her insan anlar
kuşdilidir bunu süleyman anlar
bu sırr-ı müphemi ârifan anlar
çünkü cahillerden pinhan eyledik
hâkk ile hâkk idik biz ezelide
ta ruz-ı elest'te, kalubeli'de
mekân-ı hüda'da bezm-i celi'de
cemâlini gördük iman eyledik
vahdet âlemini bilmeyen insan
i̇nsan suretinde kaldı bir hayvan
bizden ayrı değil hazret-i suphan
bunu kur'an ile ayân eyledik
sözlerimiz bizim pek muhakkaktır
doğan, ölen, yapan, bozan, hep hâkk'tır
her nereye baksan hâkk-ı mutlaktır
ahvâl-i vahdeti beyan eyledik
vahdet sarayına girenler için
hâkk'ı hâkkal-yakın görenler için
bu sırrı harabi bilenler için
birlik meydanında cevlan eyledik