vatan sevgisi imandandır – dertli sözlük
حب الوطن من الایمان

şeklindeki hadis hakkında;
- mevlana k.s. mesnevisinde bu kelamı hadis olarak zikretmiştir.
- müceddid-i elf-i sani imam-ı rabbani mektubatında bu kelamı hadis olarak zikretmiştir.
- meşhur allame-i islam sad-ı teftazaniye göre; ومعناه صحيح yani manası sahihtir. muteber kitap el-makasıd'ında zikreder.
- meşhur allame-i hadis ve siyer, şemseddin sehavi r.a. manası sahihtir demiştir.
- yine hazreti şemseddin bu hadisi allame ebu hanife-i dineveri (r.a.)'nin rivayet ettiğini söylemiştir.

sözü sika allamelerimiz böyle.
ilm-i hadis ise fıkıhla merbut olduğundan daha soğuk, teknik ve tenkidi gider. fakat bu hadisin manasına, hakikatine karşı değil, fıkıhta istimali durumunda bir titizlenmedir. şöyle ki;

- hadisin lafzına dair rivayet olmadığında; hadis fıkıhta da kullanılabileceğinden mevzudur denilir. çünkü hadisle ya fıkhen yahut fazileten amel edilir. fakat fıkhen amel muztariyet gerektirdiğinden lafzen ve aynen zikrine dair rivayet zincirine de bakılır, bulunamazsa mevzu denilir.

- her mevzu' rivayet, manası mevzu demek değildir, nitekim allamemiz sad, ve üstadımız sehavi manası sahih demiştir.

- bir söze ilm-i hadiste sahih değildir, mevzudur demek içtihadidir, delile değil, delilsizliğe dayanır. delil yetersizliğinden beraat edenin, suçsuz olduğundan değil yetersiz delilden beraat ettirilmesi gibi.

bununla birlikte iş bu sözün hakikatine dair denilmiştir;
- müslümanın vatanı darüsselamdır, darülislamdır, cennettir, mekkedir, medinedir. islam yurdunu, islamın nidasının yükseldiği yeri sevmek imanın bir neticesidir, bunda şüphesi olan var mı?

- hazreti nebi aleyhisselam vatanımız mekkemiz hakkında “sen ne hoş beldesin. seni ne kadar seviyorum! eğer kavmim beni buradan çıkmaya mecbur etmeseydi, senden başka bir yerde ikâmet etmezdim” buyurarak, kendisininde hubb-u vatan ile dolu olduğunu ifade etmiştir. bu onun imanından bağımsız beşeri bir ihtirası mıdır? yüzbin defa haşa.

bununla birlikte şunlarda bilinmelidir;
- beynennas meşhur olduğunda eski ve yeni muhaddisler nezdinde kesretle ittifak vardır. ümmetin ittifakla kabul etmesi hüccettir. icma-ı ümmet hüccet-i erbaa-ı islam'dandır. çünkü ümmet dalalette cem olmaz sahih hadistir.

- ehlisünnet; yalnızca muhaddislerin değil, kabul-ü ammeye mazhar zatların nakillerini de esas tutar.

- ilm-i hadis bir alet ilmidir. esas ve karar ise aleti tutan zülcenaheyn allamelerin, maddi ve manevi kadılarındır, ki yukarıda birinci satırda ismini zikrettiğimiz zatlara aittir. onların nihai tasdikçisi de, hadis-i sahihin ifadesiyle " سـألت الله عز وجل أن لايجمع أمتي على ضلالة فأعطانيها " yani allah’tan ümmetimi dalâlette birleştirmemesini istedim. o da bu isteğimi bana verdi. şeklindeki ilahi ahid, bu ümmetin icmasıyla kabul ettiği hakikatlerin bir hablullah ile mevlaya merbut olduğunu tasdik eder.

alıntı değildir.