ingiltere’nin mısır’daki sömürge valiliğini yapan lord cromer’in şarklılar hakkındaki engin (!) gözlemlerine bakalım:
“avrupalının akıl yürütmeleri sağlamdır; olguları açıklarken belirsizlikten kaçınır; mantık dersi almamış olabilir, ama doğuştan mantıkçıdır; doğası gereği kuşkucudur, bir önermenin doğruluğunu kabul etmezden önce kanıt ister; eğitimli zekası bir mekanizmanın parçası gibi işler. öte yandan şarklının aklı pitoresk sokaklarına benzer, simetriden yoksundur. akıl yürütmesi baştan savma betimlerle doludur. eski araplar diyalektik biliminde görece daha yüksek bir düzeye ulaşmış olsalar da, ardılları mantık yetisi bakımından fena halde zayıftır. çoğu zaman, doğruluğunu kabul edebildikleri en yalın öncüllerden, en açık çıkanını yapmayı beceremezler. herhangi bir sıradan mısırlıdan bir olguyu açıkça ifade etmesini isteyin. açıklaması bıktıncı uzunlukta ve muğlaktır genellikle. muhtemelen, öyküsünü bitirene kadar yarım düzine çelişkiye düşecektir. azıcık köşeye sıkıştınldığında ise çözülecektir.”
yani şarklı mantık bilmez, akıl yürütemez ve zihnen batılının gerisinde kalmaya mahkumdur.
şimdi de abd’nin emperyal yayılım politikalarının akıl babası henry kissinger’ın dediklerine bakalım;
“newtoncu düşüncenin ilk etkisinden kaçan kültürler, gerçek dünyanın neredeyse tümüyle gözleyene içkin olduğu yolundaki newton öncesi temel görüşe bağlı kaldılar…yeni ülkelerin birçoğu için ampirik gerçekliğin taşıdığı anlam. batı için taşıdığı anlamdan çok farklıdır; çünkü bu ülkeler, tam anlamıyla ampirik gerçekli-
ği keşfetme sürecine hiçbir zaman giremediler”
“avrupalının akıl yürütmeleri sağlamdır; olguları açıklarken belirsizlikten kaçınır; mantık dersi almamış olabilir, ama doğuştan mantıkçıdır; doğası gereği kuşkucudur, bir önermenin doğruluğunu kabul etmezden önce kanıt ister; eğitimli zekası bir mekanizmanın parçası gibi işler. öte yandan şarklının aklı pitoresk sokaklarına benzer, simetriden yoksundur. akıl yürütmesi baştan savma betimlerle doludur. eski araplar diyalektik biliminde görece daha yüksek bir düzeye ulaşmış olsalar da, ardılları mantık yetisi bakımından fena halde zayıftır. çoğu zaman, doğruluğunu kabul edebildikleri en yalın öncüllerden, en açık çıkanını yapmayı beceremezler. herhangi bir sıradan mısırlıdan bir olguyu açıkça ifade etmesini isteyin. açıklaması bıktıncı uzunlukta ve muğlaktır genellikle. muhtemelen, öyküsünü bitirene kadar yarım düzine çelişkiye düşecektir. azıcık köşeye sıkıştınldığında ise çözülecektir.”
yani şarklı mantık bilmez, akıl yürütemez ve zihnen batılının gerisinde kalmaya mahkumdur.
şimdi de abd’nin emperyal yayılım politikalarının akıl babası henry kissinger’ın dediklerine bakalım;
“newtoncu düşüncenin ilk etkisinden kaçan kültürler, gerçek dünyanın neredeyse tümüyle gözleyene içkin olduğu yolundaki newton öncesi temel görüşe bağlı kaldılar…yeni ülkelerin birçoğu için ampirik gerçekliğin taşıdığı anlam. batı için taşıdığı anlamdan çok farklıdır; çünkü bu ülkeler, tam anlamıyla ampirik gerçekli-
ği keşfetme sürecine hiçbir zaman giremediler”