islami feminizm – dertli sözlük
i̇slami feminizm kavramsallaştırması bir anlamda seküler feminizmden bir ayrışma noktasına işaret etmektedir. bu bağlamda, batı merkezli feminizmin seküler, orta sınıf, beyaz batılı kadınların sorunlarına yöneldiği eleştirisi i̇slami feminizmin çıkış noktalarından birisidir. feminist hareket içinde i̇slam dini ve müslüman toplumlardaki kadının statüsü hakkında farklı yaklaşımlar mevcuttur. i̇slami kültür ve geleneksel toplum yapısını indirgemeci/özcü bir yaklaşımla müslüman toplumlardaki kadınların özgürleşmesinin önünde bir engel olarak gören feminist yaklaşımlar müslüman kadınlar tarafından tatmin edici bulunmamaktadır. anglo-amerikan feminist hareketin özgürlük, bireycilik ve rasyonalite gibi kavramları batı ile ilişkilendirip batı-dışı kültürleri barbar, ataerkil ve gerici gibi sıfatlarla tanımlaması bu gerilimin temel kaynağıdır. örneğin, feminizmin kurucu metinlerinden mary wollstonecraft’ın a vindication of the rights of woman (kadın haklarının gerekçelendirilmesi) eseri 18. yüzyıldaki yaygın oryantalist tasvirlerden oldukça etkilenmiştir. doğulu özneyi despotizm ve tiranlık ile tanımlayan wollstonecraft , muhammedilik olarak tanımladığı i̇slam’ın “özüne uygun olarak” kadınları “insan türünün bir parçası” olarak görmediğini iddia etmektedir. wollstonecraft, hristiyan batı kültürünü i̇slam’ın karşıtı olarak görmektedir: “erdem ve dehayı daha tomurcuk halindeyken kıran despotluk, türk ülkesini avucu içine alan ve toprağı bereketsizleştirdiği gibi insanları da kurutan bu tahripkâr rüzgâr, avrupa’da aynı şiddetle esmez”.

mary wollstonecraft’ın öncülüğünü yaptığı ve mary shelley, anna jameson, margaret fuller gibi feminist yazarların devam ettirdiği bu oryantalist imaj temel olarak üç noktayı vurgulamaktadır: a.) doğu toplumlarında kadınların ruhsuz yaratıklar olarak muamele gördüğü inanışı, b.) harem hayatının abartılı bir biçimde cinsellik, çok eşlilik ve şatafat ile ilişkilendirilmesi, c.) kadınların zorla harem hayatına mahkûm edildiği, eğitimden mahrum bırakıldığı, toplumsal hayattan tecrit edildiği dolayısıyla kendilerine bir çeşit hayvan muamelesi yapıldığı iddiası. bu bağlamda feminizme yöneltilen eleştiri feminizmin doğulu/müslüman kadınları esaretten kurtulmak için batılıların yolunu gözleyen pasif mahkûmlar olarak konumlandırdığı görüşüdür.

türkiye’deki i̇slami kadın hareketinin önde gelen figürlerinden cihan aktaş, feminizmin özsel kadın tanımlamasının (örtüsüz beyaz batılı kadın) batı dışı toplumlarda baskı gören ve ezilen kadınlara yönelik sorgulamaları önemsizleştirdiğini söylemektedir. buna karşılık i̇slami feminizm, müslüman kadının varoluş biçimine ve kişisel/dini tercihlerine saygı gösterilmesi gerektiğini öne sürer. bu noktadan hareketle, i̇slami feminizmi anglo-amerikan feminist gelenekten ayıran temel nokta müslüman kadının hem kamusal hem de özel alandaki haklarını ve taleplerini dile getirmesidir denilebilir.