ben tezin tüm bölümleri için ayrı klasörler yapmıştım. onların altında da birçok klasör... bu şekilde işim kolaylaşmıştı. giriş kısmını bile genelden özele doğru gelirken bölmüştüm. aksi halde insanın gözünde büyüyor. bir de yazmaya başlarken her şeyi kafada kurmak yerine saçma sapan bile olsa cümle kurmak lazım. yazdıkça kolaylaşıyor, insan bir şeyleri daha net görüyor. ben başta her şeyi danışmanıma soruyordum. her sorumda cevap yerine işimi zorlaştıracak şeylerle karşılaşıyordum. verileri atıyorum, yorumlayıp dönüş yapacağı yerde şunu da yap bunu da et... sormamaya başladım. 200 sayfayı komple bitirip önlerine koydum. düzeltmelerden sonra "kurtuldum". neticede türkiye'de iyi üniversitelerde bile akademik bir gayenin olmadığını, her şeyin satıhta kaldığını gördüm. niyetimde doktora vardı ama vazgeçtim. adamlar sırf akademik puanları için makale yazmamı istediler. açık açık da söylediler. yazacağım edeceğim deyip yazmadım. mezuniyetten sonra muhatap bile olmadım. yazık günah gerçekten. ülkemizde bedava şeylerin kıymeti bilinmiyor maalesef.