uhud savaşı – dertli sözlük
hakk tarafındaki inananların peygamber sözüne itaatlerinin ve ganimet hırslarının imtihan edildiği savaştır.
hicretin üçüncü senesinde, bedir savaşı'ndan bir sene sonra, uhud dağı eteklerinde yapılmıştır.

müslümanlara çok şey öğreten ve öğretmeye devam eden bir savaştır.

okçular tepesi kaybedilmemelidir.
her okuyuşumda okçuların çekilme sahnesiyle heyecanım artar. her seferde yeniden yaşar gibi sonucun değişmesini beklerim... hüzünle biter hikaye.
uhud savaşı, risalet sürecine damgasını vuran bir savaştır. mekkeli müşriklerin mediye 5 km mesafedeki uhud dağı eteklerine kadar gelip, savaşmak için müslümanları beklemeye başlaması görünür sebeptir.

mekke'lilerin bedir'in intikamını almak istemeleri ise bir diğer sebeptir. savaş başlayıp da zaferin müslümanlardan yana olması ayneyn tepesindeki okçuları gaflete düşürmüş ve yerlerinden ayrılmışlardır. bu durumu farkeden halid b. velid (*) böyle bir fırsatı kaçırmayıp okçular tepesindeki on mücahite karşı yüz kişilik ordusu ile saldırmıştır.

müslümanlardan 70 kişi şehit olmuştur. müşriklerden ise 22 kişi öldürülmüştür.
neticenin hazin olmasının yanı sıra, her şerde mutlaka hayır vardı. bunlar salih suruç'un siyer birincilik ödüllü eserinde çok güzel ifade edilmiştir. oradan alıntılayarak özetlemek gerekirse;
1- allah ve rasulünün emirlerine en ufak bir muhalefetin müslümanları büyük bir felaketle karşı karşıya getirebileceği, bu musibetle gayet açık surette anlaşılmıştır.
2- peygamberlerin de dünya mihnet ve meşakkatinden uzak kalmayacakları dersi verilmiştir. (eğer i̇lâhi yardıma mazhar olup her hâlinde harikulâdelere ve mucizelere istinad etseydi, o vakit mutlak i̇mam ve i̇nsanlığın en büyük rehberi olamazdı.)
3- müşrikler içinde, o zamanda, sahabiler safında bulunan büyük sahabilere istikbalde mukabil gelecek hz. halid b. velid, amr b. as gibi bir çok zat vardı. (allah u tealâ onların şanlı ve şerefli istikballeri nazarında bütün bütün izzetlerini kırmamak için, istikbalde elde edecekleri hasenatlarına peşin mükâfat olsun diye, bu galibiyeti onlara vermiş.)
peygamber efendimiz (s.a.v)'in bu savaş hakkında “kardeşlerimiz bize insaflı davranmadılar!” dediği rivayet edilir. (kaynak: doç. dr. ahmet lütfi kazancı, peygamberler halkası, i̇st.-1997, s. 75).

bu söz haricinde kimseyi tenkit etmemiş ve kırmamıştır bildiğim kadarıyla.

insanlar arası münasebet, idarecilik, müminler arası muhabbeti devam ettirme, adavet beslememe, ihlası kırmama, tenkitte bulunmama hususlarında harikulade bir örnek. böyle bir metanet ve feraset zaten ancak efendimiz'e yaraşırdı.