korku – dertli sözlük
korku ve ümit arasında, itidalde kalabilmek mesele.

hepimiz zaman zaman korku ucuna, zaman zaman ümit ucuna fazla yaklaşıp itidali kaybediyoruz. mühim olansa; korkuya yaklaştığımızda ümidi, ümide yaklaştığımızda korkuyu hatırlayabilmek. ancak bu şekilde ümitsizliğe ve rehavete kapılmadan hayatımızı devam ettirebiliriz.
i̇nancımın üzerine korku çöktü. bu korku hareketsiz bıraktı bütün hareketlerimi. çalış, gayret et, uğraş ama korku anlamsız kıladurmakta hepsini. kaybetmenin bir anlamı yoksa ve sadece başarı anlamlıysa… çalışmak da ancak başarmakla anlamlı olabiliyorsa, artık korku hükümranlığını ilan etmeye başlıyor diyebiliriz. başarısızlığın vereceği hayal kırıklığı, üzüntü, keder, çaresizlik, bunalım… bunları düşünmek mi yoksa düşünmemek mi? elbette düşünmemek ve umudu yoldaş edinmek… kötüyü değil iyiyi çağırmak ancak bu iyiyi niçin çağırman gerektiğini düşünmek. yani niçin düşünmen ya da niçin düşünmemen gerektiğinin anlamını, anlamlı kılacak şekilde düşünmek, bu düşünceyi yakalamak ve bu düşüncenin hakikat olduğu şuuruna ermek veya kendini buna zorla inandırmak…
ya da çalışmaktan vazgeçerek her şeyin koskocaman zevksiz bir duygusuzluktan ibaret olduğu bu robotik rutin yaşantının içerisinde ölmeyi göze almak ve bunu beklemek… tıpkı kafesteki muhabbet kuşu misali ömrün boyunca küçücük bir mekanda, boşlukta asla yankılanamayacak cümlelerle zamanını tüketmek ve sonlandırmak ise amacın, bu daha bir korkunç sanki.
yaşam üzerine düşünmek madde üzerine düşünmek, mana üzerine düşünmek… fiziken aklen ve ruhen bir denge yakalamak… eylemlerinin sonucu her neye sebep olursa olsun mümkün mü? her girişimi başarısızlıkla sonuçlanan bir insanın en büyük başarısı başarısızlıklarından ders çıkarmaksa eğer, tecrübesini edindiği bu derslerin ona ne zaman faydası dokunacak? öldükten sonra mı?
son söz: norman vincent peale: “hiçbir zaman korkularınıza danışmayın”
temel duygulardan biridir. bizi hayatta tutar. korku duygusu olmasaydı, hayvanlar ve insanlar binlerce yıl evvel yok olmuş olurdu. fakat ne gariptir ki, hayatımızı devam ettirmemiz için elzem olan şey hayatı bize zehir eden bir şey haline dönüşebiliyor.
insana aklı başındayken yapamayacağı bir çok şeyi yaptırır.
travma niteliğindeki ciddi korkular bir an aklı saf dışı bırakabilir.