abdullah gül – dertli sözlük
reis-i cumhurdur. şehrimizin göz bebeğidir. makamına en çok yakışandır. yüzünde tebessüm eksik olmayandır. herkes tarafından sevilendir. sevmeyenin gözü çıksındır.
gittiği her şehirde olduğu gibi diyarbakır'da da halkımızın bağrına bastığı cumhurun başkanı. bu coşkuyu görünce 2007 yılını hatırladım. başbakan erdoğan'ın 'cumhurbaşkanı adayımız abdullah gül kardeşimdir' açıklamasıyla başlayan ve cumhurdan birinin çankaya'ya çıkmasıyla sonuçlanan o netametli süreci. halkımız rahmetli özal'dan sonra ilk defa kendi gibi yaşayan, kendi gibi düşünen, mütebessim çehresiyle bütün türkiye'ye güven ve huzur veren bir simanın cumhurbaşkanı olacak olmasını tatlı bir heyecan ve mutlulukla karşılamıştı. ancak hayatlarında bir kez dahi bu milleti anlamak için beyin kıvrımlarını çalıştırmamış sistemin kodamanları milletin çankaya'ya yürüyüşünü engellemek için ellerindeki bütün kozları oynamaya başladılar. muhtıralar, tehditler, 367 kepazelikleri, merhum menderes'in sonunu hatırlatan göndermeler ve daha niceleri... ama artık zaman değişmişti, ve sonunda millete rağmen hareket edenler kaybetti. anadolunun asaletini ve imanını yüzünde taşıyan tamirci ahmet usta'nın oğlu abdullah gül milleti temsil eden en üst makama geldi.

aradan geçen üç yılda halkımızın memnuniyetini görenler, abdullah gül'ün ülkemize cumhurbaşkanı seçilmesinin bu devletin başına gelen en güzel şey olduğu gerçeğini kabul etmek zorunda kalıyorlar. çünkü o devletin gül yüzü, gülen yüzü oldu. milletimizin dualarıyla öyle kalmaya da devam edecek..
şike ve vekil maaşları konusunda veto yetkisini kullanması takdire şayandır. fakat gerekirse anayasa mahkemesine götürmesini de bilmelidir.
bu sene hacca gidecek olup, tc tarihinde -görevde iken- hacca giden ilk cumhurbaşkanı olacak inşallah.
görev sonrası/öncesi hacca giden var mı bilmiyorum.
sakin çehresinin altında mücadeleci bir kişilik de taşıyan cumhurbaşkanımız.
siyasi hayatı boyunca zor zamanda sorumluluk almaktan hiç bir zaman kaçınmadı.
türk siyasetinde yaşanan tarihi kırılmalarının bir çoğunda onun çıkışlarının payı mutlaktır.
fazilet partisi kongresi'nde biat kültürüne sahip bir hareket içerisinde büyük bir cesaret örneği sergileyerek liderin adayına karşı mücadele verdi mesela. o kongredeki adaylığı ak parti serüvenini başlattı.
2007de cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı verilen muhtıralara, tehditlere aldırmadı. dik durdu ve bir milletin kaderini değiştirdi.
abdullah gül bu iki meselede o duruşları sergilemeseydi ülkemiz şu anda elli yıl daha geride olurdu.
kendisine çok şey borçluyuz.
tarih yazanlardan ricam onun cesaretini yazmayı unutmasınlar.
istanbul üniversitesi'ni kazanıp okumak için istanbul'a geldiğinde arkadaşlarıyla beraber necip fazıl'a şöyle bir mektup yazmıştır: "islam davasının zerre tavizsiz müdafii üstadımıza islam davasının agora meydanlarında sağırların kulağını patlatacak gür seslilikte aksiyoneri büyük doğu gençliğinin ruh gıdası mecmuanızı tekrar çıkarışınızdan dolayı size minnettarlıklarımızı arz eder; hangi şartlar altında olursa olsun hal neyi icap ettirirse ettirsin yüzde yüz emrinizde olduğumuzu bildirir hürmetlerimizi sunarız. yarın elbet bizim elbet bizimdir. gün doğmuş gün batmış ebet bizimdir."
mahmut efendi'yi ziyaret edip hem kardeşinin vefatından dolayı taziyede bulunmuş hem de duasını almış.mahmut efendi'nin dizinin dibindeki o görüntüsü cok güzel bir görüntüydü. her zaman demişimdir; abdullah gül gibi birinin bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapması necip fazıl'ların, mehmet akif'lerin, bediüzzaman said nursi'lerin, süleyman hilmi tunahan'ların çöle ektikleri fidanların yeşermesidir. devletin milletle barışmasıdır. milletimizin sabırla ve asaletle verdiği mücadelenin karşılıksız kalmadığının göstergesidir. allah'a binlerce kez sükürler olsun.