edebiyat – dertli sözlük
herkes bilir ya;
new york'ta kör bir dilenci, bir şairin dikkatini çeker. dilencinin boynunda asılı bir tabela vardır. şair, dilenciye günlük kazancının ne kadar olduğunu sorar. dilenci de sekiz dolar kadar olduğunu söyler.

bunun üzerine şair, dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek bir şeyler yazar; “şimdi buraya senin kazancını arttıracak bir şeyler karaladım. bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin” der.

şair, bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayınca, dilenci: “bayım size ne kadar teşekkür etsem azdır. bir haftada kazancım ikiye katlandı. çok merak ediyorum tabelaya neler yazdınız?” bunun üzerine şair gülümser ve tabelada "doğuştan körüm, yardım edin, yazıyordu. bense; bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim, diye yazdım. "der.

evet neyi, nasıl söylediğimiz önemli, seçtiğimiz sözcükler insanları etkiliyor, biraz edebiyat parçalamak fena olmaz, ama fazla parçalamayalım samimiyetimiz kaçar.(*)
gelecek kaygısını unutup, geçmişin hasretinden sıyrılıp, anı yaşamayı bıraktıran ve bilmeyen bir dünyaya açılan kapı.
aslında her insanın hasret olduğu birileri yada bir şeyler vardır.bu daire ise insanın ihtiyaçları kadar geniş; yani sonsuz...ve insan bu hasret olduğu şeylerin yalnızıdır.bunlardan uzak ki hasret kalıyor.yani yanında değil ; yalnız.yalnız kalınca derdini mürekkep mürekkep dökmek ister.evet "insanın" olduğu her yerde yalnızlık vardır.ve yalnızlığın olduğu yerde edebiyat...
edebiyat, duygu ve düşüncelerin söz ya da yazıyla etkili ve güzel bir biçimde anlatılması sanatına denir.
edebiyat, sözcüğü arapça "edep" sözcüğünden türemiştir.
edebiyat sözcüğü ilk kez tanzimat döneminde şinasi tarafından kullanılmıştır.