edebiyat – dertli sözlük
edebiyat, duygu ve düşüncelerin söz ya da yazıyla etkili ve güzel bir biçimde anlatılması sanatına denir.
edebiyat, sözcüğü arapça "edep" sözcüğünden türemiştir.
edebiyat sözcüğü ilk kez tanzimat döneminde şinasi tarafından kullanılmıştır.
aslında her insanın hasret olduğu birileri yada bir şeyler vardır.bu daire ise insanın ihtiyaçları kadar geniş; yani sonsuz...ve insan bu hasret olduğu şeylerin yalnızıdır.bunlardan uzak ki hasret kalıyor.yani yanında değil ; yalnız.yalnız kalınca derdini mürekkep mürekkep dökmek ister.evet "insanın" olduğu her yerde yalnızlık vardır.ve yalnızlığın olduğu yerde edebiyat...
herkes bilir ya;
new york'ta kör bir dilenci, bir şairin dikkatini çeker. dilencinin boynunda asılı bir tabela vardır. şair, dilenciye günlük kazancının ne kadar olduğunu sorar. dilenci de sekiz dolar kadar olduğunu söyler.

bunun üzerine şair, dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek bir şeyler yazar; “şimdi buraya senin kazancını arttıracak bir şeyler karaladım. bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin” der.

şair, bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayınca, dilenci: “bayım size ne kadar teşekkür etsem azdır. bir haftada kazancım ikiye katlandı. çok merak ediyorum tabelaya neler yazdınız?” bunun üzerine şair gülümser ve tabelada "doğuştan körüm, yardım edin, yazıyordu. bense; bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim, diye yazdım. "der.

evet neyi, nasıl söylediğimiz önemli, seçtiğimiz sözcükler insanları etkiliyor, biraz edebiyat parçalamak fena olmaz, ama fazla parçalamayalım samimiyetimiz kaçar.(*)
gelecek kaygısını unutup, geçmişin hasretinden sıyrılıp, anı yaşamayı bıraktıran ve bilmeyen bir dünyaya açılan kapı.
'edeb' kökünden geldiğini bildiğimiz, geniş bir sanat dalından ziyade ve söz ile yazının da ötesinde, bir yaşam biçimidir edebiyat. hayata bakışı ve ufku derinleştiren, insanı derinleştirdikçe, kendisinin de daha çok derinleştiği bir girdap. neye nasıl baktığımızla alakalı tabiki fakat, biz gerçek dostlarımızla edebiyat aracılığıyla da tanışmışızdır. edeb ile onunla tanışmışızdır.
güzelin güzelliğini en yeterli şekilde övebilme, çirkini bazen güzel gösterme, bazen usulünce yermedir.
ve edebiyat ince iştir kanaatimce, narin, titiz bir çalışma ve sabır gerektirir. bazen bu cihanın kurallarına ihlâldir, kuralsızlıktır. ama hep edeb'in sahibine boyun eğmektir.
yani, hayata akseden ve hayatı aksettiren en güzel şeylerden biridir.
(bkz:şiir yazar gibi yaşamak)
tanzimat döneminde fransızca "litterature" sözcüğünü karşılamak üzere kullanılmaya başlanmıştır.
güzeldir, hoştur. edebiyatımızdaki bütün romanları okumak gibi bir hedefim vardı bir zamanlar. reşat nuri güntekin'de takılı kaldım.. şu sıralar 'edebiyat' bana final ve bütünlemelerimi hatırlatıyor. hiçbir derse üst üste iki kere gitmemiş olmanın cezasını çekmiş / çekiyor olmam bir yana, lise bilgilerime ölümüne sallama yeteneğimi ekleyerek doldurduğum saman yapraklarından 57 ve 74 alarak dersi geçmiş olmam sevindiriciydi (yeni türk edebiyatı)(*). pembe gömlekli divan edebiyatı hocamızın iki sınavına girmeyerek iki tane yan yana f harfini görmüş olmamı tekrar hatırlattı bu güzel başlık. halk edebiyatı hocasının "muhalif adam'a(*) söyleyin, finalime gelmesine gerek yok, bıraktım onu" demesi de bu başlık sayesinde aklıma geldi. sonuç olarak, bu başlığı protesto ediyorum. not: bu yazının genç'te yayınladığını düşündüm de.. :)
estetik dil ve üslup çerçevesinde duygu ve düşünceleri dile getirme sanatıdır. edebiyatı edebiyle yapmaktır.