popülerliği sebebiyle epeyce bi süre okumayıp, sonra liseli bi kızdan ödünç alıp gizli gizli okuduğum kitap (*)) ( ne lüzumsuz bi kompleks) tutunamayanlarda da bu olmuştu, sanki yo yo ben gerçek bi kitapseverim moda olduğu için okumuyorum bu kitapları demek istiyorum. kime demek istiyorum. neden demek istiyorum? bu kitapla ve dahi bunları yazarken bu lüzumsuzluğun farkına vardım, okumak kadar yazmak da önemli bu yüzden. kendinle yüzleşmek, kendini keşfetmek...raif efendi gibi, raif efendi romanda defterini bizle buluşturana kadar neredeyse bi hiç.ancak defteri açıldığında bir ruhu acıları olduğu görülüyor.lakin gerek maria gerek raif efendi'nin sürekli yaşadıkları bunalımın ,kasvetin fikir ve ruh sancısı çekiyor oluşlarının tasvirlerinin bir türlü altını dolduramadım.kimse bizi anlamıyor , kimse düşünmüyor hissetmiyor derken , anlaşılamayan noktlarının asıl dertlerinin ne olduğunu kendileri de izah edemiyor.aynı kafkadaki, shopenhauer daki mesnetsiz bir sancı.düz mantık gelebilir sığ gelebilir ama hepsinin apaçık sebebi belli; inançsızlık.zavvalı ve acı dolu bir yaşam, sonrasına inanılmayan, bir böcek gibi --dönüşüm- acı çekerek , mutlu olmayarak, mutluluğu arayarak, gaye arayarak ama bulamayarak......devamı okur dergisi'nin 2. sayısında.(*)(*)(*))