özellikle sıkıntılı zamanlarda hatıra getirildiğinde ilaç gibi teselli veren, üzüntü, keder, sıkıntı ve meşakkatin zaten dünyanın sıfatlarından olduğunu, bu sebeple mümkün mertebe dünyevi saadet beklentilerini asgariye indirip, asıl gayenin rıza-yı ilahi ve ahiret yurdu olması gerektiğini hatırlatan ziya paşa beyitlerinden bir demettir benim için.bir katre içen çeşme-i pür-hûn-ı fenâdan, başın alamaz bir dahî bârân-ı belâdan.(fanilik çeşmesinden bir yudum içip, yani insan fanilik sıfatına bir kere hâiz olup dünyaya geldi mi bela yağmurundan başını alamaz)âsûde olam dersen eğer gelme cihâne,meydâne düşen kurtulamaz seng-i kazâdan.(mutlu mesut bir hayat sürme hevesin varsa bu dünyaya gelme, yanlış adres. nitekim bu dünya meydanına düşen kendisi için takdir olunmuş taşın başına inmesinden kurtulamaz)sâbit-kadem ol merkez-i me’mûn-ı rızâda,vâreste olup dâire-i havf u recâdan.dursun kef-i hükmünde terâzû-yı adâlet,havfın var ise mahkeme-i rûz-ı cezâdan.her kim ki arar bû-yı vefâ tab’-ı beşerde,benzer ona kim devlet umar zıll-i hümâdan.(insan tabiatında vefa duygusu arayan, huma/anka kuşunun gölgesinde saadet arayana benzer.)bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez,bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan.erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar,rencîde olur dîde-i huffâş ziyâdan.her âkıle bir derd bu âlemde mukarrer,râhat yaşamış var mı gürûh-ı ukalâdan?halletmediler bu lûgazın sırrını kimse,bin kâfile geçti hükemâdan, fuzalâdan.kıl san’at-ı üstâdı tahayyürle temâşâ,dem urma, eğer ârif isen çûn ü çirâdan.i̇drâk-i me’âlî bu küçük akla gerekmez,zîrâ bu terâzû o kadar sıkleti çekmez.