iyi ki yazılmış denilen şiirler – dertli sözlük
o

(evrenin efendisine)

dünyanın ağırlığına eklesek,
yıldızları, ayı, güneşi
yine de ağır basarsın ey kalbim
ey kalbimin güneşi....
su kasidesi
saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su

ã¢b-gã»ndur günbed-i devvã¢r rengi bilmezem
ya muhã®t olmuş gözümden günbed-i devvã¢re su

zevk-i tiğından aceb yok olsa gönlüm çã¢k çã¢k
kim mürã»r ilen bırakır rahneler dã®vã¢re su

suya versin bağ-ban gülzar-ı zahmet çekmesin
bir gül açılmaz yüzün tek verse bin-gülzã¢re su

ohşadabilmez gubã¢rını muharrir hattına
hã¢me tek bakmaktan inse sözlerine kare su

ã¢rızın yã¢diyle nem-nã¢k olsa müjgã¢nım n'ola
zayi olmaz gül temennã¢siyle vermek hã¢re su

gam günü etme dã®l-i bã®mardan tiğin diriğ
hayrdır vermek karanã» gecede bã®mã¢re su

ıste peykã¢nın gönül hecrinde şevkim sã¢kin et
susuzum bu sahrede benim'çün ã¢re su

ben lebim müştã¢kıyım zühhã¢d kevser tã¢libi
nitekim meste mey içmek hoş gelir huş-yã¢re su

ravza-ı kã»yuna her dem durmayıp eyler güzã¢r
ã¢şık olmuş gã¢libã¢ol serv-i hoş reftã¢re su

su yolun ol kã»ydan toprağ olup tutsam gerek
çün rakã®bimdir dahi ol kã»ya koyman vare su

dest-bã»sı arzã»siyle ger ölsem dostlar
kã»ze eylen toprağım sunun anınle yã¢re su

ıçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
gül budağının mã®zacına gire kurtã¢re su

tã®net-i pã¢kini rã»şen kılmış ehl-i ã¢leme
ıktid㢠kılmış tarã®k-i ahmed-i muhtã¢r'e su

seyyid-i nev'i beşer deryã¢-yi dürr-i istifã¢
kim sepiptir mu'cizã¢tı ã¢teş-i eşrã¢re su

kılmak için taze gül-zã¢r-i nübüvvet revnakın
mu'cizinden eylemiş izhar seng-i hã¢re su

mu'ciz-i bir bahr-i bã®-pã¢yan imiş ã¢lemde kim
yetmiş andan bin bin ã¢teş-hã¢ne-i küffã¢re su

hayret ilen parmağın dişler kim etse istima
parmağında verdiği şiddet günü ensã¢r'e su

eylemiş her katrede bin bahr-i rahmet mevc-hã®z
el sunup urgaç vuzu-ı için gül ruhsã¢re su

hã¢k-i pã¢ayine yetem der ömrlerdir muttasıl
başını taştan taşa vurup gezer ã¢vã¢re su

zerre zerre hã¢k-i der-gã¢hına ister salar nã»r
dönmez ol der-gã¢hdan ger olsa pã¢re su

zikr-i na'tın virdini derman bilir ehl-i hatã¢
eyle kim def-i humar için içer mey-hã¢re su

y㢠habã®bã¢'llah y㢠hayr'el-beşer müştã¢kınım
eyle kim leb-teşneler yanıb diler hem vã¢re su

sensin ol bahr-i kerã¢met kim şeb-i mi'rac'da
şeb-nem-i feyzin yetirmiş sã¢bit ü seyyã¢re su

çeşm-i hã»r-şidden her dem zülã¢l-i feyz iner
hã¢cet olsa merkã¢din tecdã®d eden mi'mã¢re su

bã®m-i dã»zah nã¢r-i gam salmış dã®l-i sã»zã¢nıma
var ümã®dim ebr-i ihsanın sepe ol nã¢re su

yümn-i na'tinden güher olmuş fuzã»lã® sözleri
ebr-i nã®sandan dönen tek lü'lü-i şeh-vã¢re su

hã¢b-ı gafletten olan bã®dã¢r olanda rã»z-ı haşr
hã¢b-i hasretten dökende dã®de-i bã®dã¢re su

umduğum oldur ki rã»z-i haşr mahrã»m olmayam
çeşm-i vaslın vere ben teşne-i dã®dã¢re su
fuzulã®
mona roza

mona roza, siyah güller, ak güller
geyvenin gülleri ve beyaz yatak
kanadı kırık kuş merhamet ister
ah, senin yüzünden kana batacak
mona roza siyah güller, ak güller

ulur aya karşı kirli çakallar
ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
mona roza, bugün bende bir hal var
yağmur iğri iğri düşer toprağa
ulur aya karşı kirli çakallar

açma pencereni perdeleri çek
mona roza seni görmemeliyim
bir bakışın ölmem için yetecek
anla mona roza, ben bir deliyim
açma pencereni perdeleri çek...

zeytin ağaçları söğüt gölgesi
bende çıkar güneş aydınlığa
bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
seni hatırlatıyor her zaman bana
zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

zambaklar en ıssız yerlerde açar
ve vardır her vahşi çiçekte gurur
bir mumun ardında bekleyen rüzgar
ışıksız ruhumu sallar da durur
zambaklar en ıssız yerlerde açar

ellerin ellerin ve parmakların
bir nar çiçeğini eziyor gibi
ellerinden belli oluyor bir kadın
denizin dibinde geziyor gibi
ellerin ellerin ve parmakların

zaman ne de çabuk geçiyor mona
saat onikidir söndü lambalar
uyu da turnalar girsin rüyana
bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
zaman ne de çabuk geçiyor mona

akşamları gelir incir kuşları
konar bahçenin incirlerine
kiminin rengi ak, kimisi sarı
ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
akşamları gelir incir kuşları

ki ben mona roza bulurum seni
incir kuşlarının bakışlarında
hayatla doldurur bu boş yelkeni
o masum bakışlar su kenarında
ki ben mona roza bulurum seni

kırgın kırgın bakma yüzüme roza
henüz dinlemedin benden türküler
benim aşkım sığmaz öyle her saza
en güzel şarkıyı bir kurşun söyler
kırgın kırgın bakma yüzüme roza

artık inan bana muhacir kızı
dinle ve kabul et itirafımı
bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
alev alev sardı her tarafımı
artık inan bana muhacir kızı

yağmurlardan sonra büyürmüş başak
meyvalar sabırla olgunlaşırmış
bir gün gözlerimin ta içine bak
anlarsın ölüler niçin yaşarmış
yağmurlardan sonra büyürmüş başak

altın bilezikler o kokulu ten
cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
bir tüy ki can verir bir gülümsesen
bir tüy ki kapalı gece ve güne
altın bilezikler o kokulu ten

mona roza siyah güller, ak güller
geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
kanadı kırık kuş merhamet ister
aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
mona roza siyah güller, ak güller

sezai karakoç
ara ã‡ağrı

sen bir taze haber gibi gelmiştin unutmadım
her gelişin bir taze haberdi, unutmadım

aşktı alıp verilen, altın bir vakitti yaşadığımız
bir muştuyu algılamanın sürekli gerilimiydi sanki, unutmadım

can oynardı evlerde, yollarda, meydanlarda
can alınıp can verilirdi, hiç unutmadım

sen uyurdun, uykun bir tepeden seyredilen uçsuz bir vadi
kıyısından seyredilen bir denizdi sanki, unutmadım

ah sevgili! hayat görünürdü kapından bir çırpınış yüreklerimizde
sen evinden çıktığında güneşler doğardı içimizde, unutmadım

toprağa düşen tohum, onda gizlenen renk, şekil, koku
senin için biçimlenirdi, renklenirdi, kokardı senin için, unutmadım

ebedi masum çocuklar zamanın solmayan çiçekleri
istemişlerdi de ezan okumuştu bilal bir sabah, unutmadım

o dirildi, o dirildi diye birden çalkalanan sokaklar
ölüm ki sonsuza açılan bir kapıydı, hiç unutmadım

ey aşk, ey dirilik soluğu, ey evrenin hareket kaynağı,
nasıl unuturum, nasıl unuturum, hiç unutmadım! ..
-----------------------------------------------------
aşkım ebedidir, erecek sanına zevã¢le,
dönsem elem-i kahr-ı firã¢kınla hilã¢le.

bigã¢ne-i gamdım seni ben görmeden evvel
ettin bugün eğlencemi feryã¢d ile nã¢le,

sevdimse seni safveti vicdã¢n ile sevdim:
bir lã¢hza bile düşmedim ümmã®d-i visã¢le..!

etmez mi eser kalbine feryã¢dı hazinim..?
kã¢fir bile giryã¢n oluyor şimdi bu hã¢le.

kim derdi kader dã»r edecek birbirimizden,
eyyã¢mı saadet dönecek böyle hayã¢le..

aylar, seneler böyle firã¢kınla geçerde,
hã¢la seni zã¢lim, edemem hakka havã¢le!

feryã¢d ederek ağlar ise çok mu nezihe,
düştü yine bir sahili yok bahr-i melã¢le!
-----------------------------------------------------