eğitim sistemi – dertli sözlük
evvvela tartışmalarda bahsi geçen sorulardan yanlış olanları şunlardır;
1. biz nasıl bir nesil yetiştirmek istiyoruz?
2. nesli nereye yöneltmek istiyoruz?
3. eğitim sistemi neden istediğimiz gibi gitmiyor?

şahsımca, bu yanlış olduğunu düşündüğüm soruların çürüklüğü altındaki niyetten kaynaklanıyor. üstelik bunu aydın veya anlayış timsali dediğimiz köşe yazarı ya da yorum erbabı insanlarımız yapıyor.

birinci yanlış sorunun alt metni ; "neslin şekline biz, şimdiki kafamızla karar vermeliyiz."
bu alt metnin ortaya koyduğu gerçek ise, aydın tabiri ile anılan kitlenin eğitim ve öğretim
alanında dikteyi savunduğudur. bir nesli kalıptan geçirmek fikri farketmeden sarmıştır. kimse topluluğu ya da bireyi prosedür denen kalıpla şekillendirme hakkına sahip değildir. bireyin yatkınlığı, neyi iyi yaptığı, neye dikkat ettiği ya da genlerinin nasıl bir yönteme müsaade ettiğini gözardı ettikçe tek tip fikir sahibi gruplar üreten fabrikadan başka hiçbir şeye benzemezsiniz.evvel tanımlarda bahsedilen "öğrencinin hocayı seçtiği medrese kültürü"ndeki püf nokta budur zaten.hoca bilmese de öğrenci kendini bilir ve yakın hissettiğini tercih eder. günümüzde cemaat rekabetleri, abdestli kapitalizm derken onun da cılkı çıktı ama en azından hala bireye karar hakkı tanınıyor.


gelelim ikinci soruya ;
bir nesli yöneltmek fevkalade riskli ve büyük sorumluluk gerektiren davranıştır.bunu en iyi bilen nesiller biz olmalıyız herhalde. malum kişi tabuları,heykel mabudlar ve bir kişinin ilkeleri dikte edilerek büyüdük. ne oldu? kandırıldık! kuran'ın aşağıladığı milliyetçilik bile müslümanlığın gereği gibi gösterilip genlerimize kazındı.
bu yüzden bunu bize yapan nesilden şahsen davacıyım iki cihanda da...
ne yapmalı peki?
birini silah kullanmayı öğretmekle kime ateş edeceğini söylemek arasında fark vardır. sen bireye tabiatı, insanın yapısını, nefs, anlayış,fikir üretme ve tarafsız bakış, adalet gibi kavramları iyi aşılarsan birşeyi dikte etmene gerek yok. o artık fikir yürütme yeteneğini kullanarak seçimini yapabilir. kısacası toplu katliamdan sorumlu olmak gibidir bir nesle yön dikte etmek.

üçüncü soru ise ilk ikisinin toplam rezaletinin özeti niteliğinde. sen ya da siz kimsiniz ki, bir nesli şu ya da bu yöne götürmek gibi bir hakkı kendinizde görüp bir neslin adına karar veriyorsunuz? bu konuda tv ve gazetelerde yorum yapanlar zaten toplum,aile,birey anlayışına tecavüz etmiş medyada varolup popülerleşerek nasıl bir yapıya sahip olduklarını yeterince kanıtlamışlardır. yani bu kadar karganın klavuz olduğu bir nesilde burnumuzu kollamakta çok haklıyız. aslında daha uzun ve detaylı bir şekilde fikirlerimi dökmek isterdim ama aşkabat'ta internet ile parmakların donmayacağı havayı bulmak zor. üstelik telefon ekranından.
not : imkansızlıklardan ötürü bkz veremediğim ve düşük bozuk cümleler kurdu(ysam)ğum için özür dilerim. şartlara bağışlayınız.