birleşmiş milletlerin libya ya saldırısı – dertli sözlük
türkiye'nin endişelerinin giderilmesi ve şartlarının kabul edilmesi üzerine operasyonun yönetimi artık nato'ya geçmiştir. türkiye'nin çabalarıyla;

1) arap ligi, afrika birliği ve ikt nato'nun yanında sürece dahil edilmiştir. buradaki amaç ülke insanına 'bak senin yanından yörenden insanlarda burada senin ülken için çabalıyor artık barışçıl bir girişimde bulunmaktan çekinme' mesajının verilmesini sağlayabilmek. aynı zamanda batı'nın sömürgeci zihniyetle hareket etmesini frenlemeye çalışmak.

2) bingazi havaalanın yönetimi türkiye'ye devredilmiştir. bu sayede türkiye kontrolü dahilinde ülkeye yardım malzemesi sokulmasını sağlayacaktır. sağlık malzemesi bahanesiyle silah sokulması önlenecektir.

3) türkiye'nin koğuşlandırdığı denizaltılar operasyonda sivillere saldırı amaçlı gidişat olup olmadığını gözlemleyebilecektir.

4) meclisteki tezkereninde kabuluyle libya'ya gönderilecek nato askerleri içerisinde türk askeri de yer alacaktır. bunun sağlayacağı fayda da afganistandaki gibi bir fayda olacaktır. amerika gibi soysuzların insan katliamına yeteri kadar mani olamasakta (o güce daha hala sahip olabildiğimiz kanısında değilim fakat libya'nın türkiye'ye göre konumu sebebiyle daha etkili olabileceğimiz kesin) en azından yüreğinde merhamet olan aynı dini paylaştığımız insanların yanında hakikaten barışı sağlamak adına gitmiş, sürece hizmet eden askerlerimiz yer almış olacaklar.
türkiye ortadoğunun gelişmekte olan ülkesi olmanın yanısıra, müslüman bir ülke olarak batı ülkeleriyle diplomasi sağlayan, gerektiğinde ağırlığını gösteren bir ülke konumuna gelmiştir. türkiye içinde bulunduğu konum, tarihi ve dini yapısı itibariyle ve şu anda da aklı selim insanlar tarafından yönetiliyor olmanın verdiği itibarla ne fevri bir hareket sergileyerek zulüm karşısında öfkeyle pervasız hareketler sergilemektedir ne de zulme karşı susmayı kabullenmektedir. türkiye, fransa'nın öncülüğünde libya işgale kalkıştığında buna şiddetle karşı çıkmış ve bu işin nato üzerinden bahanelerle yürütülmesine engel olmuştur. fakat devreye amerika'nın girerek 'kaolisyon güçlerinin başında ben varım, tek derdimiz sivilleri korumak' demesi üzerine batıyla restleşerek saf dışı kalmak yerine nato önderliğinde kendinin de müdahalede bulunabileceği bir yolun izlenmesini daha mantıklı bulmuştur. zira rest çekmek sadece türkiye'yi süreçte saf dışı bırakacaktır. türkiyenin özellikle bölgesindeki ülkelerde sömürüye, zulme karşı sadece insani olarak değil konumu gereği ülkesinin çıkarları içinde müdahil olması gerekmektedir.
yaklaşık 40 ülkenin biraraya geldiği bu medeniyet zulmunde türkiye serin kanlılığını koruyarak duruma ve zamana göre her türlü oynamaktadır. zaten sürecin başında olduğunu iddia eden daha doğrusu sürecin başında olmaya talip olan fransa'nın bile bir dediği bir dediğini tutmamakta koalisyon güçleri kendi aralarında daha tam olarak anlaşamamışken türkiye'nin farklı adımlar atıyor olması gayet normaldir.
ayrıca türkiye 5 gemi ve 1 denizaltıyla denetimci olarak operasyonda yer almaktadır. bu araçlardan hiçbir şekilde ateş açılmayacaktır. türkiye batının sömürü ve işgaline karşı olduğu gibi aynı zamanda kaddafinin zulmüne de karşıdır. bu operasyonda birilerinin menfaatinin olduğunu cidde'deki konuşmasında tayyip, basın açıklamasında sayın gül çok basit kelimelerle tüm dünyaya iletmişlerdir.
süreç zorlu kazanan olmak için diplomasi ve akıllı davranmak şart.
1.böyle saçmalık olur mu, ne işi var nato'nun libya'da!
2.türkiye asla libya halkına silah doğrultan taraf olmayacak.
3.türkiye, abd'nin çıkarlarını korumada hami devlet olacak.
4.nato'nun silah ambargosunu uygulamak için libya'daki deniz misyonuna en büyük katkıyı türkiye sağlayacak. bölgeye toplam 5 gemi ve 1 denizaltı gidecek.
åžimdi türkiye ne tarafta,neyi savunuyor, ne yapıyor kestirebilen beri gelsin.(*)
(bkz:dallas)
türkiye bu olaya da ırak'taki gibi incirlikle girişmezse evet libya yeni bir ırak olmaz. bu olay da türkiye'nin bölgeye olan hakimliği konusunda bir fikir verir.arap ülkelerini konu dahilinde anmak boş konuşmak olur.muasır medeniyetlerin seviyesine ulaşmadıkça yani din ve devlet işlerini harmanlamadıkça sesimiz hep bu kadar çıkacak artık bu da kesin. ortadoğu daki durum müslüman yahudi savaşına zemin hazırlayan ilahi gelişmelerden ibarettir.dağ taş ardımda yahudi var demedikçe ortadoğu da akan kan dinmeyecek besbelli.
geç bile kaldı dünyanın demokratik(!) ve saygın(!) ülkeleri.
başını da fransa çekiyor..ne yaptığını pek de bilmeyen sayın nicolas sarkozy önderliğinde
günümüz soysuz arap ülkeleri liderlerini de kararın alındığı toplantıya davet ederek onların talebiyle libya'ya giriyoruz izlenimi vermeye çalışmışlardır. emperyalist devletler olarak (başta fransa) mısırda kaçırdıkları lokmayı daha büyük petrol rezevlerine sahip libyada kaçırmamak için harekete geçmişlerdir. alınan karara uyan kaddafiyi kararından caydırmak için muhaliftlere ateş açtırarak kaddafi güçlerini de karşı vermek zorunda bırakmışlardır. bunun üzerine hükümet türkiyeden gözlemci talep etmiştir. türkiyenin bu olaya dahil olmasından korkan batılı ülkeler gözlemci talebi neticelenmeden jet hızıyla işgal kararı almıştır.
yine bir 19 mart tarihinde ırakı işgale başlayan amerika merkez komutada yer alır. kaddafi her ne kadar diktatör ve acımasızda olsa hiçbir batılı ülke büyük güç olmanın ortadoğu ülkelerini sömürmek ve iç işlerine karışmak olduğu düşüncesiyle hareket edemez. kaddafi ülkeden çıksaydı ülkeden bunlar olmazdı diyenler sağlıklı düşünseler yine de işgal için bahane bulunacağını tahmin edebilirler. ve yine hiçbir batılı ülke hiçbir ülkenin liderine ya da insanlarından birine ülkesini terk etmesini emredemez. kaddafinin yerinde olsam bende gitmezdim ve ölene kadar da savaşırdım. haklı ya da haksız bütün libya halkı ölene kadar savaşmalıdır.
bölgesinde hakim ülke rolünü her geçen gün üstlenen türkiye'nin bu duruma karışmaması düşünülemez. eminim ki diplomasi alanında türkiye şu an elinden geleni yapıyor. bu ülkelere kafa tutabilecek ölçüde kuvvete sahip olmasa da türkiye'nin girişimleriyle libya bir başka ırak olmayacaktır.