tevazu – dertli sözlük
''hakikat ile şeriatın meczedilmesi tevazuyu getirir. tevazu da allah'a yaklaştırır. tevazu: hakkı bilmek demektir.''(*)yukarıdaki cümleyi az açalım;enfal suresi 17 ayette rabbimiz ''attığın zaman sen atmadın fkat allah attı'' buyuruyor. (savaş ortamından bahsediliyor.) bu hakikat. fakat kul, savaş ortamında tedbirini almak, atış yaparken gerekli bütün yöntemleri gerçekleştirmek zorunda. bu da şeriat. yani dünya hayatının kuralları, şartları, gereklilikleri.kul; hem hakikatin farkında, hem şeriatın bilincinde olduğu vakit, bunları meczettiği vakit; haddini bilir, hakkını bilir. bunun adı tevazudur.hani bazı zatlar kendilerinin ''bir hiç olduklarını, aciz olduklarını'' ifade ederler. insanlar o sözleri ''büyüklüğe rağmen söylenmiş bir söz'' olarak görüp,(*) bu zatları ''maşallah, ne mütevazı bir adam, böyle böyle kıymetli ama ben bir hiçim diyor'' diyerek överler. halbuki o zatlar gerçekten meseleyi kavradıkları için, herkes için aynı olan durumu beyan etmekteler. yani gerçekten bir hiçtirler. acizdirler. sadece biz gerçeğin farkında değilizdir.