fetih 1453 – dertli sözlük
bizansın yıkılışını tekrar tekrar görmek harika bir duygu olsa gerek.umduğunuzu değil de bulduğunuzu izlediniz diyebilirsiniz ama.
filme bir de battal gazi ve tarkan figürlerinden sonra türkiye sinema tarihi sürecinden bakarsak olay daha da açık olacaktır sanırım.
filmin çekileceği duyurulduğu günden beri bazı endişelerim vardı. filmi beğenenlerin ve beğenmeyenlerin söylediklerine bakınca filmin tahmin edilenden daha fena olduğu kanaatine vardım.
filmi seyretmeden böyle bir kanaate varmak yanlış mı? - hayır değil. (filmi eleştirenleri değil de övenleri dinledim, sonra bu kanaate vardım.)

büyük bütçeli abd savaş filmleri tarzında bir film bekleyenler için güzel film olmuş.
-bu kitle türk sinemasının önündeki en büyük engel. kaliteli film, kaliteli seyirciye bağlı. ne beklersek onu izleriz. recep ivedik bu yüzden üçleme yaptı.

fetih filmi bekleyenler büyük hayal kırıklığına uğramışlar.
-fetih filmi beklemek en başta hata. yahu yönetmen belli, fragman belli. fethin filmi çekilecekse en az 20-30 senesi var. çünkü fethin filmini hakkıyla çekebilecek ekip, bizim mahalleden çıkar. bizim mahalle sinemayla yeni yeni tanışıyor. belki de tanışmadı bile.

velhasıl gişe rekoru kırmasında katkım olmasın diye seyretmeyi düşünmüyorum. (*)

ve film hakkındaki kanaatim: yeni nesil battal gazi filmi.
100 yıldır anlatılamayan tarihimizi bir 20-30 yıl daha sağlıklı aktaramayacağımızın göstergesi.
önce kahramanlarımızı yok sayan(*) amaçlarına ulaşamayınca b planı olarak gözden düşürme politikası izleyen büyük bir oyunun küçük bir sahnesiyniş. bakalım ne yapmışlar merakıyla bir kerelik büyük bir vurgun sağlanmış oldu.
bir tarihçi gözüyle mustafa armağan da bugünkü yazısında filmi değerlendirmiş.

(http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1247272&title=buyuk-fetihin-isiginda-fetih-1453)
çok güzel bir filmmiş, olmuşmuş, bir insanın bugüne kadar izlediği en iyi filmlerin arasına girecek kadar iyiymiş de daha gitmek nasip olmadı.
fragmanı görünce bir çoğumuz görsellik harika, güzele benziyor diye düşünmüşüzdür. bir kez daha şunu fark ettim ki hiçbir filme büyük bir beklentiyle yada önyargıyla gitmeyeceksin. film çekilmiş mi çekilmiş, emek verilmiş mi verilmiş, para harcanmış mı harcanmış vs. evet film harika, olağan üstü, mükemmel değildi ama berbat, felaket, kötü de değildi. bize ve en önemlisi tarihimize ters düşen çok fazla yer elbette ki vardı. misal; eyyub el ensari'nin kabri fetihten sonra bulunmuş, evet ulubatlı'nın ilişkisi gayri meşru gibi gösterilmiş, kadınlar bazı sahnelerde çok önde tutulmuş ve kıyafetleri müsbet olmamış, akşemsettin hzleri geri planda tutulmuş vs. vs. ve daha birçok şey göze çarpıyor. yalnız şehadet çok küçük gösterilmemiş, önemsiz detaysız görülmemiş sadece biz bu konuda çok hassas olduğumuz için bize ters düşebilir, o kadar. eğer maneviyat yönünden bakarsak, hiç bakmayalım. maneviyat beklediğimiz yapımlardan bile göremediğimiz birşeyi burada da görmeyi beklemeyelim. hepsini bir tarafa koysak görsellik güzeldi, sahneler en azından birbiriyle bağlantılıydı kopuk kopuk değildi ve insanın yüreğine dokunan bazı sahneler vardı. umarım ileride beklentilerimizi karşılayan güzel yapımlar görürüz.
yurt dışında çalışıyor olmam nedeni ile izleyemediğim film. fakat tanımlar doğrultusunda olumlu-olumsuz görüşleri de karşılaştırınca çok şey kaybetmediğimi düşünüyorum. faruk aksoy ve robert kolej furyası sinema neslinden bu beklenirmiş zaten. milyonlarca para harcayıp bunu ballandıracağına, bir kısım para ile sadece fethin finalini işlese, mehmed hanın adaletli muamelesini vermeyi başarsa bile yeterdi. allah'tan dileğim; bu gibi karşı kültürün sex,savaş,din kompozisyonundan ve onun kompleksinden sıyrılamamış insanların diğer destanlarımıza da el atmamasıdır. spartaküs,game of the throns gibi diziler sinema ve dizilerimize çoktan konu oldu bile. bunun bir de izledikten sonra yorumlaması var. yine de dilerim buradaki olumsuz değerlendirmeler haksız çıkar izlediğimde.