bir zamanlar anadolu da – dertli sözlük
yeni nuri bilge ceylan filmi.2011 cannes büyük jüri ödülü sahibi.147 dakikayla nuri bilge ceylan'ın en uzun filmi.ayrıyeten filmde gece planlarının çok olduğu ve 12 saatlik bir süre içinde geçtiği belirtiliyor.
öncelikle belirtmek gerekir ki; bu film türk sinema tarihi açısından senaryosu, kurgusu, çekimleri ve oyunculuklarıyla, okunup üstünde sağlam analizlerin yapılabilecek ender filmlerden birisi olacaktır.

nuri bilge ceylan bu filmde tam anlamıyla -önceki filmlerinde sinema noktasında bir eksiklik vardı bence- fotoğraf ve sinema sanatını birbirine harmanlamış, ortaya harikulade bir yapım çıkarmış. böylesi bir yapımda oyuncuların katkısının yadsınamaz derecede güzel olduğunu da eklemek gerek, burada da nuri bilge ceylan'ın yarattığı karakterler için seçtiği oyuncuların ne kadar doğru olduğunu hayranlıkla izleyeceksiniz.

filmin yaklaşık iki saatinin gece çekimlerinden oluştuğunu ve bu çekimlerde ışık kullanımı o kadar ustaca yapılmış ki, ortaya çıkan bozkır görüntüleri sizi adeta anadolu'ya taşıyacak.

velhasılıkelam gittiğinizde pişman olmayacağınız, 157 dakikanın nasıl geçtiğini anlayamayacağınız, yavaş ilerleyen; ama kendisini izlettiren, sinemada izlemezseniz çok şey kaybedeceğiniz bir film karşımızda.


yazımın bundan sonrası filmin içeriğiyle de alakalı olarak devam edecektir; tavsiyem bu kısmın film izlenildikten sonra okunmasıdır.

--! spoiler !--

(i: "bi zamanlar anadolu'da dersin, işte böyle böyle bi gece yaşamıştık... anlatırsın çocuklarına...")

film anadolu'da bir kasabada, üçüncü sayfa haberi niteliğinde işlenilen bir cinayet neticesi saklanan cesedin bir araya getirdiği bir grup insanın iç dünyalarını anlatmakta. aslında anlatmak biraz eksik bir tabir; adeta yaşatmakta. yani filmimiz olay merkezli değil, karakter(ler) merkezli bir film bu sebeple karakterler üstünde birkaç analiz yapmak gerek sanırım.

film genel olarak doktor, komiser ve savcı üçgeninde geçiyor:

i̇ki yıl önce eşinden boşanmış, anılarını ve acılarını fotoğraf kareleriyle yanında taşıyıp onlara baktıkça, önceden kim olduğunu anımsayan; mantığının almadığını sorgulayan, tesadüflere inanmayan, içine kapanık bir doktor rolünde muhammed uzuner. kendisini ekranda ilk kez gördüm ve cidden çok beğendim.

ciddi hastalığı bulunan bir çocuğa, bu çocukla ilgilenen ve babasının da ilgi göstermesini bekleyen bir eşe ve işinden dolayı bu ilgiyi gösteremediği için evinde de gergin bir ortama sahip bir komiser rolünde yılmaz erdoğan. yılmaz erdoğan kendisine komiser rolünü adeta yapıştırmış; savcıya serzendiği cmk ve öncesinde katile attığı dayak sahnesinde bunu tavan yapmış olarak görüyoruz.

filmin başında adeta bir güven abidesi olarak karşımıza çıkan, film ilerledikçeyse geçmişinde üstünü örttüğü gerçeklerle yüzleştikçe kendini yiyip bitiren bir savcı rolünde taner birsel; tam da bu kırılma noktasını çok iyi yansıtmış.

bu üç karakterin dışında en dikkat çeken karakter köy muhtarı karakterine hayat veren ve aynı zamanda filmin senaristlerinden ercan kesal oluyor: diyalogları, mimikleri ve söylemleri öylesine doğal ki; oynadığı süre çok kısa da olsa, kendisini seyircinin hafızasına kazımayı başarıyor.

katil zanlısı rolünü üstlenen fırat tanış ise yaşadığı gitgelleri film boyunca çok iyi yansıtmış mimiklerine ve alkışlanası bir oyun sergilemiş. diğer zanlı olan kardeşi de filme renk katan bir karakter olarak karşımızdaydı.

şoförlüğüne leyla ile mecnun dizisinden ahmet mümtaz taylan, burada da arap lakabıyla şoför koltuğunda yerini almış ve yine arabayı sekteye uğratarak bizleri gülümsetmiştir.

filmde mekan tahmini hususunda adeta ihtisas yapmış olarak gördüğümüz jandarma komutanı ise, bisküvi uzatma sahnesinde azbiraz sırıtsa da, oyunculuk hususunda başkaca bir problem göremedim.

son olarak muhtarın kızı rolüyle filme adeta bir melek edasıyla giren cansu demirci, filmdeki sahici tek saflık olarak görüntüye gelmiş ve filmdeki çözülme de bundan sonra başlamıştır.

belirttiğim gibi film karakterlerin konuştuğu bir film; bunun yanında filmde ilk karesinden itibaren gördüğümüz ayrıntılar hem film hakkında yorumda bulunabilmek açısından bir çok ipucu vermekte hem de ara ara gülümsetmekte. bu arada unutmadan filmin içerisine kara mizah dengeli ve tam yerinde dağıtılmış. bu da filmin yavaşlığı hususunu absorbe etmiş.

sinema noktasında oldukça doyurucu bu şaheseriyle, beni kendisine hayran bıraktı nuri bilge ceylan. eğer bu şekilde kendisini geliştirerek devam ederse, hem uluslar arası alanda hem de türkiye'de büyük başarılar elde etmeye devam edeceği açık. tek amacı tirübünlere oynayıp hasılat götürmek olan diğer meslektaşlarına inat böylesi bir yapımı türk sinemasına kazandırdığı için de teşekkürü bir borç bilirim.

--! spoiler !--
birkaç hafif yapımcılık kusuru var ancak bu kusurlar, filmin nbc nin hatta türk sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.