dilenci – dertli sözlük
hali vakti yerinde olup, çalışmadığı halde başkalarından medet uman kimsedir. kulluk görevini yerine getirmediği halde cenneti arzulayan kimseler en acı verici örneklerdir.
-yaşanmış olay-

ofis kapısı çaldı. içerden seslendik ''buyrun, kapı açık.''
kapı açıldı, adamın biri sesi takip ederek bulunduğumuz odaya kadar geldi.
elleri açık, boyunca kocaman bir yazı.
''sağır ve dilsizim.''

anlaşılan dilenci amca ''buyrun, kapı açık'' komutuna göre bir tepki geliştirememiş.
dilenci de olsa rencide etmeyelim dedik,yok bir şey dedik, gönderdik.

sonra da dedik ki;
dilenci de olsan, meslekte başarı için akıl şart.
bireylerin ben merkezli davrandığı toplumlarda bir sorundur.

(bkz:sadaka taşı)
(bkz:askıda ekmek)

--- iktibas ---

comte de bonneval :
“i̇stanbul, şehriyle civarında takriben iki milyon nüfus yaşaması itibariyle avrupa’nın en büyük şehirlerinden biridir. bu fevkalâde nüfus yoğunluğuna rağmen tek bir dilenciye bile rastlanmaz.” (anecdotes vénitiennes et turques ou nouveaux mémories du comte de bonneval, francfort 1740, c.1, s. 212).

1600 ortalarında i̇stanbul’u ziyaret eden yine fransa’nın meşhur gezginlerinden du loir, 1654’de paris’te yayınladığı değerli seyahatnamesinin 191. sayfasında comte de bonneval’ı şu sözlerle doğruluyor:
“türkiye’de dilenci nadir görülür. fransa’da herkesi bunaltan tembel dilencilerin türkiye’de kimseyi taciz etmesine imkân yoktur.”

bunun sebebini du loir’ın soydaşı corneille le bruyn açıklıyor:
“türklerin hayrat ve hasenata çok düşkün olduklarını ve hatta hıristiyanlardan çok fazla hayrat vücuda getirdiklerini inkâra imkân yoktur. türkiye’de pek az dilenciye tesadüf edilmesinin başlıca sebeplerinden biri de işte budur.” (i̇. h. danişmend, garb menbalarına göre eski türk seciye ve ahlâkı, i̇stanbul kitabevi, 1961).

--- iktibas ---