"allah rızası için yardım edin, allah ne muradınız varsa versin" cümlelerini sıradan bulmuş olacak ki "fitre zekat alınır" diyerek tavrını ortaya koymuştur bayram namazı çıkışında rastladığım bir tanesi. (*)
gerçek ihtiyaç sahibi olanlar ve insanların iyi niyetini kullananlar diye iki ayrılırlar genelde...
ancak şu ayet-i kerim'eyi hatırlatmakta fayda var sanırım;
" sadakalarınızı şu fakirlere verin ki, onlar büyük yetenek ve güçlerini allah yolunda harcadıklarından, yeryüzünde rızık aramak için gezip dolaşamazlar. utanmalarından dolayı ihtiyaçlarını belli edemediklerinden, durumlarını bilmeyen onları zengin sanır. sen onları görünce yüzlerinden tanırsın. onlar yüzsüzlük ederek, insanlardan istemezler. onlara ne iyilik yaparsanız allah bu yaptıklarınızı hepsini bilir"(*)
-yaşanmış olay-
ofis kapısı çaldı. içerden seslendik ''buyrun, kapı açık.''
kapı açıldı, adamın biri sesi takip ederek bulunduğumuz odaya kadar geldi.
elleri açık, boyunca kocaman bir yazı.
''sağır ve dilsizim.''
anlaşılan dilenci amca ''buyrun, kapı açık'' komutuna göre bir tepki geliştirememiş.
dilenci de olsa rencide etmeyelim dedik,yok bir şey dedik, gönderdik.
sonra da dedik ki;
dilenci de olsan, meslekte başarı için akıl şart.
bireylerin ben merkezli davrandığı toplumlarda bir sorundur.
comte de bonneval :
i̇stanbul, şehriyle civarında takriben iki milyon nüfus yaşaması itibariyle avrupanın en büyük şehirlerinden biridir. bu fevkalâde nüfus yoğunluğuna rağmen tek bir dilenciye bile rastlanmaz. (anecdotes vénitiennes et turques ou nouveaux mémories du comte de bonneval, francfort 1740, c.1, s. 212).
1600 ortalarında i̇stanbulu ziyaret eden yine fransanın meşhur gezginlerinden du loir, 1654de pariste yayınladığı değerli seyahatnamesinin 191. sayfasında comte de bonnevalı şu sözlerle doğruluyor:
türkiyede dilenci nadir görülür. fransada herkesi bunaltan tembel dilencilerin türkiyede kimseyi taciz etmesine imkân yoktur.
bunun sebebini du loirın soydaşı corneille le bruyn açıklıyor:
türklerin hayrat ve hasenata çok düşkün olduklarını ve hatta hıristiyanlardan çok fazla hayrat vücuda getirdiklerini inkâra imkân yoktur. türkiyede pek az dilenciye tesadüf edilmesinin başlıca sebeplerinden biri de işte budur. (i̇. h. danişmend, garb menbalarına göre eski türk seciye ve ahlâkı, i̇stanbul kitabevi, 1961).