yaşamak – dertli sözlük
nefes almanın öbür adı...

hülasa zor zanaat. çile çektirir, söyletir, ağlatır, süründürür.
--- iktibas ---
yaşamak, alev alev o’nun aşkı ve neşvesi ile nefes almaktır.

yaşamak, aşkın kollarında fena sularında varlıktan geçmektir.

yaşamak, her gün kanamak ve kanınla beslenmektir.

yaşamak, kâinatın kalbinin atışını kendi kalbinde hissetmektir.

yaşamak, denizde bir damla olmanın verdiği hazzı hissedip, deryaya akmaktır.

yaşamak, ölümüne yaşamaktır.

yaşamak, şiir gibi bir duruştur.

yaşamak, âlemde cari olan seremonide bir nota olduğunun farkında olmaktır.

yaşamak, bu dünya ile sınırlı olmadığını bilmek ve sonsuz güzellikte kaybolmaktır.

yaşamak, yâr’in cemalinde kendini unutmak, bir daha da ayılmamaktır.

yaşamak, bir andır ki, tüm anlara anlam veren andır.

yaşamak, alev alev vuslat aşkı ile kor olup, köze karışmaktır.

yaşamak, seher vakti bitmeyen acılar ile gözyaşlarının isyan etmesidir.

yaşamak, yağmur damlalarını yüzünde hissettiğinde, damlaların üstündeki kün emrini okumaktır.

yaşamak, esen rüzgâr ile her bir cüzünü yâr’e göndermektir.

yaşamak, avucunda beslediğin güvercinlerin gözündeki hüznü paylaşmaktır.

yaşamak, bu koca dünyaya sığamamak ve bir kalpte karar bulmaktır.

yaşamak, bilmenin verdiği acıda, sebebini anlamadığın bir tat bulmaktır.

yaşamak, bir adayıştır ki kişiyi hakikate erdirir.

yaşamak, karanlıklar her tarafını sardığında o’nu düşünüp aydınlanmaktır.

yaşamak, hayata karşı isyankâr bir duruştur.

yaşamak, özgürlüğü hakikate esarette bulmaktır.

yaşamak, azat kabul etmez bir bağlılıkla yârin kapısında beklemektir.

yaşamak, mağlubiyette zaferi görmektir.

yaşamak, yenilgileri büyütmenin idraki içinde zamana el sallamaktır.

yaşamak, büyük sır kapısının önünde o’nu arayışın çilesi ile yanmaktır.

yaşamak, aklı yırtacak kadar gerip de kalbe dönmektir.

yaşamak, ruh feyzine sığınmakla anlam kazanmaktır.

yaşamak, zevken ve ruhen hakikatine varılabilecek bir sürecin sezişidir.

yaşamak, secdede, en aciz olduğun ve hiçliğe kanat açtığın yerde manayı bulmaktır.

yaşamak, kendi benlik hapishanenden kaçınca değeri anlaşılandır.

yaşamak, nefes almanın ötesinde bir duyuş ve hissediştir.

yaşamak, hüznü huzura tercih etmektir.

yaşamak, tüm yaşadıklarının sanal, yapmacık ilişkiler yumağı olduğunu hissetmektir.

yaşamak, dostlarının dost olmadığını anlayıp nefes almanın zorluğu ile baş başa kalmaktır.

yaşamak, ertelenen hayatların toplamıdır.

yaşamak, saniye saniye ölüme yolculuktur.

yaşamak, yaşamının kimsenin umurunda olmadığını bildiğin halde nefes almaya devam etmektir.

yaşamak, her an kanayan gövden ile hayata tutunma zorunluluğudur.

yaşamak, nefes almak ama nedenini izah edememektir.

yaşamak, yaş almak ve eskimek, eskidikçe manayı sezebilmek, sadece sezmek ötesi yok.

yaşamak, mesafelere hayat katan nazarı bir ömür arayıştır.

yaşamak, sırların sırrı, esrar bahçesi…

yaşamak, allah’a giden büyük çile yolu.

--- iktibas --- (*)
dostoyevski'nin suç ve ceza romanında şu şekilde değindiği kavram, pek gerçekçi gelmişti bana:


--- iktibas ---

raskolnikov uzaklaşırken düşünüyordu; nerede okumuştu... ölüm cezasına çarptırılmış biri sehpaya çıkmadan bir saat önce şöyle söylüyor ya da düşünüyordu: "yüksek bir yerde, kayanın üzerinde ancak iki ayağımı koyabileceğim daracık bir yerde yaşayacak olsaydım. dört bir yanım uçurumlarla, okyanuslarla çevrili olsaydı; fırtınalar, zifirikaranlık olsaydı her yanım; kimsecikler olmasaydı yanımda; o daracık yerde öylece bir ömür, binlerce yıl sonsuza dek yaşamak isterdim. yaşayabilsem, yalnızca yaşayabilsem... nasıl olursa olsun, yaşasam. ne yaman bir gerçek! tanrım ne yüce bir gerçek bu! ne alçak bir yaratık şu insanoğlu!"

--- iktibas ---
--- iktibas ---

yaşayınca,
en güzel şekilde yaşa
yorulma hayatın nabzını tutmaktan
bilmediklerini kitaplardan sor
kendin olma!
kendinden fazlası ol...

--- iktibas ---
"ne çok acı var" diye başlıyor zarif şair yaşamak'ına...durgun bir suya düşen damlalar gibi yayılır içte acı..büyüdükçe gölken deniz oluyor insan..dalgalar daha çabuk kayboluyor..
aslen günlük türünde yazılmış ve aynı zamanda içinde hikaye ve şiir de barındıran samimi bir kitap yaşamak. kitabın önsöz mahiyetinde şu şiir var (şiirsel besmele de denebilir) :


senin adınla
ey yüceler yücesi
sevgi evimizde sende
sana secde ederiz.
seninle dolu
kendi benliğimizden boş

esirgenmemizi iste sen iste iste sen
i̇şte sakınmamız
i̇şte cevarihi azamızın
fenaya düğümü
i̇şte elimizin açıklığı
gözümüzün sabrı
dilimizin damağımızdaki yapışıklığı

esirgenmemizi iste sen iste sen

günlük şu cümleyle başlıyor : sarikamiş 1973. ne çok acı var.
i̇slami bir hassasiyetle ve özellikle samimiyetle yazılmış olan bu kitap, kimi büyük acılarda okurlarına teselli ve arkadaşlık edebilecek bir mahiyette. cahit zarifoğlu yazdığı için dil ve üslûp açısından oldukça yeterli ve başarılı.
kitabın i̇çinden :

tuzla i̇stanbul 1973. o sabah mümkündü ama uğramadım.

nasıl bir geceydi öyle. duyargaları şaşırtılmış bir salyangoz gibi bocalıyarak dolandım. bu arada sözüm ona akıllılık edip uyumaya çalıştım. olmuyordu ve nihayet gecenin geç saatlerinde elimi dokundukça tutamla saç kalkmaya başladı başımdan. o zaman çok korktum. ve oğlum cem evladım ineklik etme diyerek ayıkmaya çalıştım. düşününce gördüm ki tabanından yere mıhlanmış gibi toprağa bağlılıktan oluyor bütün bunlar. yeryüzünü yırta yırta adım atıyoruz. ayrılıklara dayanamıyoruz. i̇syan bu, başımıza gelenlere razı değiliz. (sayfa 115)
yaşamak ciddi bir iş ve istifa etme şansın da yok. yani var aslında da ben o şekilde ayrılmak istemem.
oyun değil arkadaş... diye bir şarkı var. oyun mu değil mi bilmiyorum ama mide bulandırdığı kesin.