gurbet – dertli sözlük
-- iktibas --

gurbet, arapça garb kökünden türemiş bir kelimedir. güneşin battığı taraf, batı anlamına geldiği gibi, atıldıktan sonra bulunmayan ok, yürügen at, göz yaşı, göz yaşının geldiği damar anlamlarına da gelir. ayrıca, gariplik, yabancılık; yabancı bir memleket, yabancı yer anlamlarını da taşır. (osmanlıca-türkçe ansiklopedik büyük lügat, türdav a.ş. i̇st. 1985) bu durumda garip de vatanından uzaklara batıp gitmiş, vatanından uzaklaşmış insan anlamlarına gelmektedir.

türk edebiyatının aşıklar dilinde gurbet, sevgiliyi bulmak için düşülen yollar, uğranan illerdir..

“tasavvuf dilinde gurbet, hakikate erişmek arzusu ile vatandan ayrılıştır. sûfîlere göre insanın aslî vatanı ruhlar alemidir. i̇nsan buraya geçici olarak ve misâfireten gelmiştir. o bu alemde gariptir, ruh daima aslî vatanı olan melekut ve ruhanîler alemini özlemektedir. garip, gurbette bulunan, yad ellerde olan, vatanından ayrı düşen. hâlinden anlamayan, duygu ve düşüncelerine yabancı kalan kimseler arasında bulunan kimse. câhiller arasında alim, fâsid ve fâsıklar arasında takva ve salâh ehli gariptir. çok yüksek seviyede mânevî ve ruhî haller içinde bulunan arifler hem bu dünyada hem o dünyada gariptirler. zîrâ hallerinden kimse anlamaz. arifîn sırren ve ruhen tek ve yalnız kalması gurbettir. onun halk arasında halinden anlayan bir kimsesi yoktur.”(tasavvuf terimleri sözlüğü, süleyman uludağ, marifet yy. i̇st. 1991)



-- iktibas --