tasavvuf – dertli sözlük
----------iktibas----------
geçen asrın önde gelen i̇slâm âlimlerinden muhammed hamidullah şöyle der:
“benim yetişme tarzım akılcıdır. hukûkî çalışma ve incelemeler bana, inandırıcı bir şekilde târif ve ispat edilemeyen her şeyi reddettirmiştir. muhakkak ki ben, namaz, oruç vs. gibi i̇slâmî vazifelerimi tasavvufî sebeplerle değil, hukûkî sebeplerle îfâ ediyorum. kendi kendime diyorum ki:
«allah benim rabbimdir, sahibimdir. o bana bunları yapmayı emretmiştir. o hâlde yapmalıyım. bundan başka, hak ve vazife birbirine bağlıdır. allah bunları ben istifâde edeyim diye bana emretmiştir. şu hâlde ben, o’na şükretmekle vazifeliyim.»
batı toplumunda, paris gibi bir muhitte yaşamaya başladığım zamandan beri hayretle görmekteyim ki, hristiyanları i̇slâmiyet’i kabûle sevk eden, fıkıh ve kelâm âlimlerinin görüşleri değil, i̇bn-i arabî ve mevlânâ gibi sûfîlerdir. bu konuda benim de şahsî müşâhedelerim olmuştur. i̇slâmî bir konuda benden bir îzah istendiği zaman, benim verdiğim aklî delillere dayanan cevap, soranı tatmin etmiyordu; fakat tasavvufî îzah, meyvesini vermekte gecikmiyordu. bu konuda tesir gücümü gittikçe kaybettim.
şimdi inanıyorum ki, hülâgu’nun yakıp yıkan istîlâlarından sonra gazan han zamanında olduğu gibi, bugün de en azından avrupa ve afrika’da i̇slâm’a hizmet edecek olan, ne kılıç ne de akıldır; fakat kalp, yani tasavvuftur.
bu müşâhededen sonra, tasavvuf konusunda yazılan bâzı eserleri incelemeye başladım. bu, benim gönül gözümü açtı. anladım ki; hazret-i peygamber zamanındaki tasavvuf ve büyük i̇slâm mutasavvıflarının yolu, ne kelimeler üzerinde uğraşmak, ne de mânâsız (ve lüzumsuz) şeylerle meşgul olmaktır; fakat (tasavvuf) insan ile allah arasındaki en kısa yolda yürümek (merhaleler katetmek)tir, şahsiyetin geliştirilmesi (rûhâniyeti inkişâf ettirme) yolunu aramaktır.
i̇nsan, kendisine yüklenen vazifelerin sebeplerini arıyor. mânevî sahada maddî îzahlar bizi hedeften uzaklaştırmaktadır. ancak mânevî îzahlardır ki insanı tatmin etmektedir.”

kaynak: i̇slam nazarında akıl ve felsefe, osman nuri topbaş,