cemil meriç – dertli sözlük
hatay'ın bağrından kopmuş ve yazıktır ki az sayıda hatay'lının hayatından haberdar olduğu fikir işçisi.
gerçek ismi hüseyin cemil meriç olan yazarın şöyle güzel bir isteği varmış kendi kalemiyle aktardığına göre;muhteşem bir maziyi,muhteşem bir istikbale bağlayan köprü olmak isterdim,kelimeden sevgiden bir köprü...
ayrıca hayatının anlatıldığı bir kitapta sıkça şöyle dua ettiği aktarılır;gözlerime yeniden sahip olayım günde yedi zeytin tanesiyle ömrümün sonuna kadar kütüphanemde okuyayım...
hakiki bir okur ve yazar...
12 aralık 1916'da doğup 13 haziran 1987'de vefat etmiş mütefekkir. bugün vefatının 27. yıldönümü. allah rahmetini esirgemesin.
i̇lk aşkı bir fahişeydi
i̇lk aşkı lübnanlı bir fahişeydi; linda.yaşar nuri öztürk'ün cemil meriç'in öğrencisi olduğunu öğrendiğimde yaşadığım şaşkınlığı daha önce hiç yaşamadım.
cemil meriç fakülte tarafından "tetkikatta bulunmak üzere" avrupa’ya seyahate gönderiliyor kabul edilerek, 1955 yılında yurt dışına çıkmıştır. ama asıl amacı paris’te ünlü quinze-vingts hastanesi’nde ameliyat olabilmektir. ocak sonuyla temmuz ayı arasında birçok ameliyat geçirir, fakat gözdeki yüksek tansiyon ve kanama yüzünden son ameliyatlar yapılamaz, yurda dönmek mecburiyetinde kalır. artık hayatının sonuna kadar göremeyecektir. aynı yıl, hatay’da oturan annesi zeynep hanım vefat eder. aynı yıl jurnal tutmaya ve “quinze-vingts geceleri” isimli bir roman yazmaya başlar. jurnal’i yazmayı yirmi dokuz yıl sürdürür. i̇lk yazısı temmuz 1955 tarihlidir, sonuncusu ağustos 1983. bu seyir deft erinde sıra dışı bir gönlün duygu ve düşüncelerini paylaşır. yıllar geçtikçe kendisine ve geçmişine yabancılaşmaktan korkan yazar, bir ruh ve kafa gelişmesini an an jurnale kaydetme ihtiyacı duyar.
''batmamak icin batılılaşmalıyız'' ankara genc gönüllüler cemil meriç'i anliyor ve anlamak icin bir araya geliyor.
1981 yılında yeni devir dergisine verdiği bir röportajda şöyle demiş;"üstad bediüzzaman`ın eserlerini şayet ilk gençlik yıllarımda tanımış, okumuş olsaydım, büyük ihtimalle gözlerimi bu kadar erken yaşlarda kaybetmezdim... önce batı`ya yönelerek peşine düştüğüm hakikati, yine doğu`da buldum. doğu`da ise, en parlak yıldız olarak said nursî`yi tanıdım... tanzimat`tan bu yana, i̇slâm tefekkürünü temsil makamında, bir tek onu tanıdım. başka hiçbir şahsiyet, bu makamı dolduramıyor, hakkını veremiyor…"