ey iman edenler iman ediniz – dertli sözlük
nisa süresinin 136. ayeti. gönüllere endişe veren, sorular sorduran bir ayet. gerçekten iman ettik mi? bilerek ya da bilmeyerek iman dairesinden çıkmış olabilir miyiz? ağzımızdan çıkan her hangi bir söz yoluyla da imanımız tehlikede midir? sanırım bu soruların tek cevabı cahil kalmamakta, okumakta, öğrenmekte.
manasını biraz tefekkür edince,insanı derinden sarsan ayet.
şöyle düşünelim:
-secde ne için var?
-tabi ki kulluğu kavrayıp, allah'ın kudretini düşünmek için var. burada küçülmek allah'ın karşısında küçüklüğünü bilmek için var.
-peki secde de düşündüklerin aslında senin secde ettiklerin midir?
-evet.
-peki secde de ne düşünüyoruz? yada allah'ım secdem sanadır diyebiliyor muyuz?
-hayır.
-niçin?
-çünkü akşam izleyeceğimiz dizideki olayları düşünüyoruz, dizide ölen karakterimizin yerine gelecek yeni yıldızın kim olacağını, dünkü maçta takımımızın attığı golleri, selçuk'un performansını, yeni çıkan vizyon filmleri, yarın alacağımız maaşımızı, bu ay ödeyeceğimiz borçları, mehmet bey'in kızının düğününü, o gün ne giyeceğimizi, ayla hanım'ın bugün bize söylediklerini, patronun azarını, ileride almayı düşündüğümüz evin metrekaresini... vs. vs. vs. düşündük.(düşündüklerimizi saydık.)
-peki namazda bunları düşündün, allah affetsin! dünyanın bir tarafında müslümanlar zulüm görüyor, onlar hakkında ne düşünüyorsun?
-gerçekten çok hazin! üzüldüm. ama araplar hakettiler.
-peki pataniye ne dersin?
-orası neresi?
-arakan'dan haberin var mı?
-gerçekten bilmiyorum.
şu durumda bu ayeti bir daha tekrar etmek gerekir:
"ey iman edenler! allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. kim allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur."
"allah'a ve peygamberine iman ettiğimizi söylüyoruz.peki indirdiklerine iman ediyor muyuz?" sorusu beraberinde geliverir.
allah'ın ayetlerine ve peygamberimizin emirlerine "ama"larla başlayan her cümle için bu ayet birkez daha tekrar edilebilir.

facebookta boy resmini koymuş adres veren hanımefendi içinde

bayanlarla gezip tozduktan ve her türlü naneyi yedikten sonra namuslu bayan arayan beyefendi içinde.

türkiyede çektiği filmlerle müslümanlara her türlü zararı veren bir yönetmenin ölümüne üzüldüğü kadar, dünyanın diğer ucunda zulümle ölen müslümanlara bu kadar üzülmeyen içinde.

ölen bir gayri müslüm için sokaklara dökülüp günlerce hak ve adalet arayan, ama patani için yada suriye için yada arakan için yada uygur özerk bölgesi için yada filistin için sesini çıkarmayan başörtülü yada sakallı kardeşim içinde. (sakallı yada başörtülü olması önemli değil, bunlar sadece simge olduğu için)

necip fazıl'ın tabiriyle kaba softa, ham yobaz olup, cemaatçilik yapan müslüman kardeşim içinde.

örtüsünü modaya uyduran hanım kardeşim içinde.

kapitalizmin en uç noktalarında gezen, helalı-haramı gözetmeyen ama namazlarından taviz vermeyen müslüman kardeşim içinde.

kahrolsun kapitalizm dedikten sonra afiyetle starbucks'ını yudumlayan anti-kapitalist müslüman kardeşim içinde.

ve daha niceleri için...
ayetteki vurguyu anlamak için ayetin tamamını okumamız lazım.

''ey iman edenler, allah'a, resulüne, resulüne indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. kim allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, kuşkusuz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır. ''

ayette iki tür imandan bahsediliyor.
birincisi, bir insanın iman etmesi müslümanlardan olması anlamına gelir.
ikincisi, insanın tüm kalbiyle iman etmesi ve ihlasla fikrini, zevk, sevgi, hayat tarzı, dostluk-düşmanlık arkadaşlık ilişkilerini islam'a uygun bir hale sokması, yani kısaca imanı hayatının bütün zerrelerinde yaşaması anlamındadır.
ayet, ilk manada müslüman olanlara, ikinci manayla tam bir mümin olmalarını emretmektedir.